[Geleceği inşa eden mekanlar-4] YerDeniz Atölye – Yeşil Gazete

Yazar: Zeynep Özsoy

YerDeniz Kooperatifi’nin içinden çıkan YerDeniz Atölye, daha insani koşullarda ve kendi seçtikleri, çevreye duyarlı projeler yapmak üzere yola koyuldu. Amaçları, bir arada üretip tasarım sürecini kolektifleştirirken bunun yaratacağı ekonomiyi de dayanışmacı bir temelde örgütlemek.

Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi tarihi dokusu, mahalle kültürü ve kafeleriyle son yıllarda cazibe merkezi haline geldi. Semtin sokaklarında dolaşırken sanatçı atölyesinden ayakkabı tamircisine, esnaf lokantasından vejetaryen restorana, kıraathaneden sanat merkezine birbirinden farklı birçok mekanla karşılaşmanız mümkün. İki yıl kadar önce bunlara YerDeniz Kooperatifi’nin dükkânı da katıldı. Bu dükkân ‘Sınırlı Sorumlu YerDeniz Sosyal İşletme ve Hizmet Kooperatifi’nin ilk girişimi. İstanbul’un çeşitli semtlerinde gördüğümüz tüketim kooperatiflerinde yer alan gıda ürünlerini buradan temin etmeniz mümkün. Dükkânın arkasındaki minik bahçeleri mahallelinin ve sohbet için uğrayan dostların uğrak yeri.

Kooperatifin kurucuları sahip oldukları tüketim kooperatifi deneyimini hayatın başka alanlarına da aktarmak amacındalar. Yedi kurucu üye ile yola çıkan kooperatif, dostları ve gönüllü katılımcı üyelerle birlikte şimdi daha kalabalık bir kadroyla yoluna devam ediyor. Kurucular arasında mimar ve mühendisler ağırlıkta.

‘Ofis değil, kooperatif’

Kooperatif içinden bir ekip yaklaşık bir yıl kadar önce YerDeniz Atölye adı altında yeni bir girişim başlatmışlar ve son 6 ay içinde bu çalışma hızlanmış. YerDeniz Atölye bünyesinde altı mimar, iki mühendis, bir iç mimar bulunuyor. Grubun büyük çoğunluğu piyasada ücretli olarak çalışan kişilerden oluşuyor. Ekonomik krizin kendilerini dayanışma ve istihdam odaklı bir modeli oluşturmak üzerine daha fazla düşünmeye ittiğini belirtiyorlar. Kendi mesleklerini icra ederken yaşadıkları zorlukları aşarak farklı bir çalışma yaşamını deneyimlemek istiyorlar. Bunun için uzun zamandır aralarında tartıştıklarını belirtiyorlar. Son yıllarda artan genç işsizliği, esnek ve güvencesiz çalışma koşulları bu arayışta büyük rol oynamış. Sonuç olarak hem mesleklerine hem de çalışma koşullarına ilişkin ortak kaygılar onları buluşturmuş. Dayanışmacı bir ruhla ve “Ofis değil; Kooperatifiz” sloganıyla yola çıkmışlar.

Pandemi koşulları nedeniyle resmi kuruluş henüz gerçekleşmemiş olsa da ekip olarak ticari olmayan, dayanışma temelli birçok projeye imza atmışlar. Bu hazırlık dönemi onlara birlikte çalışma konusunda deneyim kazandırmış. Emeğin değersizleştirilmediği, insani çalışma koşullarının sağlandığı, tasarımın kolektif niteliğinin işin örgütlenmesinden bağımsız olmayacağı bir alanı nasıl oluşturabileceklerini planlamaya başlamışlar. Ünzile Batmanlar amaçlarını “Daha insani koşullarda ve kendi seçtiğimiz kendi ideolojimizle de bağlantı kurabildiğimiz çevreye duyarlı projeler yapmak. Ona göre, hak gaspının olmadığı alanlar, çalışma alanları oluşturmak ve bu alanda istihdam alanı sağlamak. Aslında hepimiz bu güdüyle çalışıyoruz. Şu an hepimiz gönüllü çalışıyoruz” diye özetliyor.

Aslı Çalıkoğlu da bu konularla ilgili olarak uzun süredir tartıştıklarını aktarıyor: “Bir senedir konuşuyoruz. Bir senedir yaptığımız gönüllü işlerle, dayanışma işleriyle, mesleki pratiğimizi de beraber genişletiyoruz…O pratik deneyimi mutlaka yaşamamız lazım.” Yaptıkları projelerin içinde kırsalda planladıkları bir gübrelik binası, eko-köy, kafe gibi konsept proje çalışmalarının yanı sıra bir arkadaşlarının konut-iç mimari ve dekorasyon uygulaması da yer alıyor. Geliştirdikleri bu projelerin görsellerine sosyal medya hesapları üzerinden ulaşmak mümkün.

YerDeniz Atölye olarak henüz ticari faaliyetlerine başlamadıkları için aralarında maaşlı çalışan kimse yok. Kuzguncuk’ta tadilatı süren mekanları tamamlandıktan ve resmi olarak kuruluş gerçekleştikten sonra ticari olarak faaliyetlerine başlayacaklar. Çalıkoğlu atölye faaliyete geçtiğinde ilk önce işsiz arkadaşlarına öncelik vermeyi hedeflediklerini söylüyor: “Yani istihdama ihtiyacı olan, en çok ihtiyacı olandan başlıyoruz. Oradan öyle gidiyoruz. Şu anda Yerdeniz’deki pratik de öyle. Yerdeniz Atölye’nin de pratiği öyle olacak.”

‘Öz istihdam modeli mümkün’

Kooperatif ilkelerine dayanarak bir öz istihdam modelinin mümkün olduğunu gösterme arzusundalar. Güncel ekonomik ve siyasi iklimde bu umuda herkesin ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar.

Çalıkoğlu bu konudaki hassasiyetlerini şöyle vurguluyor: “Bu pratiğin başarılı olması çok önemli… Başarı dediğimiz nedir? Başarının kriteri işte yarışmalardan ödüller alalım en popüler mimari grup tasarım grubu biz olalım vs değil. Bizim için başarı şu: parçası olmaktan etik olarak imtina etmeyeceğimiz projelerde, etik süreçler ve adil bir paylaşımla mesleki alanımızda istihdam yaratmak ve bu şekilde, mesleki pratiğimizi icra etmek. Bizim için başarılı olmanın tanımı budur.”

Temel ilkeleri adil iş bölümü ve demokratik bir işleyişe sahip istihdam olanağı yaratabilmek. Bunun için hem karar alma mekanizmalarında hem de gelirin bölüşümünde tamamen eşitlikçi bir paylaşımı benimsiyorlar. Kararlar uzun tartışmalar sonucunda alınıyor ve herkese eşit söz hakkı veriliyor. Batmanlar zaman zaman bu konuda zorluklarla karşılaştıklarını da belirtiyor: “Hatta bazen o kadar eşitliği abartıyoruz ki bir türlü karar alamıyoruz.”

Aslı Çalıkoğlu, kazancın paylaşımında da aynı ilkeyi benimsediklerini ekliyor: “Mesela birisi bir tanıdığı vasıtasıyla bir proje getirdi…o kişi o projeyi getirdiği için komisyon alamaz. Bu söz konusu bile olamaz. Mesela bir arkadaşımız render yaptı, işin daha şaşalı bir bölümü ama bir arkadaşımız oturdu kapı pencere çizdi. İki iş arasında değer farkı olamaz…biz taahhüdüne varana kadar boya badanasına varana kadar böyle bir hizmet vermeyi hedefliyoruz.  İkisi arasında böyle bir kademe farkı olamaz. Biz çünkü mavi yaka/beyaz yaka ayrımına karşı olduğumuz gibi mesleki pratikte kendi aramızda da öyle bir hiyerarşik yapıya karşıyız.”

Benzer biçimde örneğin 40 yaşındaki bir proje koordinatörüyle 25 yaşındaki bir kişinin de her anlamda eşit olarak katıldığı bir yapı oluşturmayı hedefliyorlar ve sadece bu prensipleri içine sindirebilen kişilere kapılarının açık olduğunu belirtiyorlar. Ücretle ilgili kriterlerinin de DİSK’in belirlediği insanca yaşama için gerekli olan kriterler olduğunu ekliyorlar: ‘Adam saat’ değil ‘emek/saat’ üzerinden…

‘Hiyerarşik yapıda öğrenme kolay değil’

Ünzile Batmanlar, mimarlıkta rekabetin çok yoğun olduğunu ve hiyerarşik yapı içinde öğrenmenin kolay olmadığını vurguluyor: “Soru soramazsınız, öğrenemezsiniz birbirinizden…Bunun önüne geçmek için biz birbirimizden öğreniyoruz. Beraber yapıyoruz.”

Çalışma hayatındaki gibi birbirlerini rakip olarak görmediklerini ‘bu gemiyi yüzdüreceklerse birlikte yüzdüreceklerini’ düşünüyor Batmanlar: “Kooperatifi ayakta tutmaya çalışırken birbirine rakip olmak kadar mantıksız ve şuursuzca bir şeyi tahayyül edemiyorum. Bana çok garip geliyor o yaklaşımlar.”

Eren Onur ise günümüzde dünya ölçeğinde de mimarlık camiasının proje süreçlerini tartacağı/tartıştığı noktanın kolektivizme kaydığını, usta çırak ilişkisinin artık geçerliliğini yitirdiğini belirtiyor: “Mesele kolektif tasarımdır…Örneğin İspanya’da geliştirilmiş bir tasarımın 3 boyutlu görselleri Çin’de, uygulama veya imalat çizimleri Türkiye’de hazırlanabiliyor, çünkü buralarda emek daha ucuz. Yani sermaye üretim süreçlerini parçalıyor ve birçok gruba ayırıyor. Oysa ki tasarım ve üretim süreçleri bir bütün ve biri olmadan diğeri hayat bulamaz.”

Mimari işlerin kolektif olarak yapıldığını ama bunun maddi ve manevi getirisinin bir tasarımcıya atfedildiğini  belirtiyorlar: “Bütün iş Zaha Hadid’den çıkıyor ya da Foster + Partners’den, ama orada yüzlerce binlerce isimsiz mimar/tasarımcı çalışıyor.”

Kapitalizm zaten mimarlık projelerini birbirinden ayrı noktalarda çalışan birçok mimarın yaptığı kolektif bir iş haline getirmişken kendi girişimlerinin bu sistem içinde iş yapma biçimi açısından aykırı olmadığını düşünüyorlar. Ancak onların farkı, bir arada üretip tasarım sürecini kolektifleştirirken bunun yaratacağı ekonomiyi de dayanışmacı bir temelde örgütlemek. Bu anlamda bir alternatif yaratma iddiasıyla yola çıkmışlar. Bu süreçte yeni deneyimlere, ilişki biçimlerine ve iş yapma pratiklerine açık olduklarını belirtiyorlar.

YerDeniz Kooperatifi’nin tüm paydaşlarını kendilerinin destekçileri olarak kabul ediyorlar. Onlardan hem destek aldıklarını hem de onlara bütün süreçlerini açtıklarını söylüyorlar. Aynı çatı altında merkezileşmeden var olma çabası içindeler. Başka kooperatif çalışmalarını da desteklediklerini ve bu amaçla deneyimlerini ve bilgilerini her yerde paylaşmaya, anlatmaya çalıştıklarını belirtiyorlar. Atölye, YerDeniz Kooperatifinin gıda dışındaki ilk girişimi ancak sırada birçok başka alanla ilgili çalışmaları da bulunuyor. 

*

Ses kayıtlarını deşifre ederek bu yazının hazırlanmasına destek olan Merve Alçık’a sonsuz teşekkürler.

Kaynak: https://yesilgazete.org/gelecegi-insa-eden-mekanlar-4-yerdeniz-atolye/