Gezi’den Kooperatiflere Bir Dayanışma Ekonomisi Örgütlenme Deneyimi

By : Yerdeniz Kooperatifi

[Bu yazı, Jadaliyya Türkiye Sayfası Editörleri tarafından hazırlanan “Gezi’yi Hatırlamak: On Yıl Sonra Nostaljinin Ötesinde” başlıklı tartışma serisinin bir parçasıdır. Konuk editörler Birgan Gökmenoğlu ve Derya Özkaya tarafından hazırlanan serinin giriş yazısına ve diğer makalelerine buradan ulaşabilirsiniz.]

10. Yılında Gezi Direnişi’ni andığımız bugünlerde, direnişle birlikte daha kolay örgütlenme formları bulabildik. Eskiden örgütlenmek için var olan bir yapı içinde çalışmak durumundaydık, oysa şimdi sesimizi duyurmak için nerede ihtiyaç varsa hızla bir araya gelebiliyor, ortak kampanyalar yürütebiliyor ve ilgili mesele üzerine çeşitli pratikler sergileyebiliyoruz. Bizim de kooperatifçilik çalışması biraz böyle başladı aslında… Gezi Direnişi sonrası örgütlenme modelleri üzerine başlayan ve tartışmalarla ilerleyen süreç zaman içinde bizi kooperatifçilik alanında inisiyatif almaya itti. YerDeniz Kooperatifi bu süreçlerde aktif yer almış ve çeşitli örgütlenme deneyimleri olan insanların bir araya gelmesiyle kuruldu. Kooperatifimiz doğanın ve emeğin sömürülmesine, yoksullaşmaya karşı bir çıkış olarak, dayanışma temelinde, gündelik hayatı birlikte örgütlerken aynı zamanda istihdam sağlamak amacıyla da çalışmaktadır. Kendimizi anti-kapitalist dayanışma ekonomisi olarak tanımlıyoruz.  

Neden kooperatifçilik?


Gezi Direnişinin ortaya çıkardığı gündelik hayatın örgütlenmesi ve gündelik hayat mekânların ve ilişkilerinin inşa edilmesi pratiği uzun vadeli ve kalıcı biçimler üzerine düşünmemizi de sağladı. Bu biçimlerden biri olarak hem kapitalist üretim ilişkileri/piyasa içinde var olup hem de onun temel ekseninden ayrılmamızı sağlayacak bir biçim olarak dayanışma ve güven ilişkilerini ana eksen olarak belirleyen kooperatif, tercih ettiğimiz modellerden biri oldu. Aynı zamanda Gezi’nin dayanışma ruhu ile kooperatifin dayanışma ve güven zeminini anti-kapitalist bir eksende harmanlayacak bir anti-kapitalist dayanışma ekonomisi olarak kooperatif modelini tercih ettik. 

2007/2008 krizi ile birlikte emperyalist-kapitalist sistemin krizi yapısal bir özellik taşıyınca sendikal ve kooperatif örgütlenmelerinin hayatta kalma örgütlenmeleri olarak meşrulukları artmaya başladı. Hem krizin sonuçları ile mücadele etmek hem de sonuçlarının ağır etkilerini hafifletmek için kooperatif örgütlenmesi sade ve anlaşılır bir modeldi. Temel sorun kentlerde batık yapı kooperatifleri, kırda batık tarımsal kalkınma kooperatifleri ve köylüyü borçlandıran tarım kredi kooperatiflerine yönelik oluşmuş olan önyargılardı. Son yıllarda yaygınlaşan kooperatif sayısı bu önyargının kırıldığına dair somut verilerdir.

Nasıl bir araya geldik?


Gezi direnişi sonrası yapılan çağrı ile direnişçiler ilk olarak Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda ardından Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda yeniden bir araya geldiler ve kalabalık forumlarda yerelden genele pek çok sorunu konuşmaya başladılar. Park forumlarına katılımın yoğun olması ve gece yarılarına kadar sürmesi ortaya konulan konuların yeterince konuşulamamasına neden oluyordu ki gelen önerilerden biri de mahalle dayanışmaları ve çeşitli atölyelerin kurulması çağrısı oldu. Ardından pek çok atölye önerisi yapıldı ve bizim de içinde olduğumuz grubun önerisi Aktif Politika Atölyesi kurulması yönündeydi. Atölye duyurusu yapıldıktan sonra katılımcılar ile haftada iki gün bir araya gelmeye başladık ve parkta yaptığımız sohbetlerde Gezi direnişini ortaya çıkaran sebepleri ortaya koymaya çalıştık. En kaba hatlarıyla talan, otoriterleşme ve örgütsüzlük olarak üç ana başlık altında Gezi Direnişini analiz etmeye çalıştık. Burada kurduğumuz bu üç ana grup bir okuma programı çıkardı ve bu yönde çalışmalara başladık. Örgütlenme başlığı altında ele aldığımız konulardan biri de kooperatifler başlığı idi. Dünyadan kooperatif deneyimlerine baktığımız Sovyetler Birliği’nden, Yugoslavya’ya, Çin’e, Zapatistalardan, Rojava’ya, İspanya’daki kooperatif deneyimlerine dek pek çok deneyimi derleyip üzerine Seferihisar gibi yerel belediyecilik deneyimlerini de ekleyerek bir kooperatifler sunumuhazırladık. Çeşitli park forumlarında böyle bir örgütlenme modeli üzerine konuşup, sohbet etmeye başladık…

Bu süreçte yapılan tartışmalarda konu üzerine bilgimizin az olduğu gerçeği ile karşılaştık. Dayanışmalarla iletişime geçildikten sonra Kooperatif çalışma grubu bir yandan model üzerine çalışırken diğer yandan da genel ilkeler ve prensipleri ortaya çıkarmak için bir çalıştay düzenlemeye karar verdi. Kadıköy dayanışma ve forumlarının katılımı ve organizasyonu ile Çiftçi-Sen, BÜKOOP, Tohum İzi Derneği ve Anadoluda Yaşam Kooperatifi’yle birlikte Şubat 2014’de bir çalıştay düzenlendi. Çalıştay hem görsel hem de yazılı olarak kayıt altına alındı. Ardından yazılı tutanağın özetlenmesiyle çalıştay tartışmalarından hareketle oluşturulan temel ilkeler üzerine ilk taslak metin ortaya çıktı. Burada tutanak tutma konusunda deneyimli bir arkadaşımızın sorumluluk alarak ilk taslağı oluşturması tartışmaları da kolaylaştırdı. Kooperatif Model Taslağı çalışma grubu bir model taslağı çalışması yaptı. Caferağa Dayanışması içinde yaşanan başka sorunlar ve tartışmalar kooperatif çalışma grubuna sıçrayınca çalışma durdu.

2014 sonbaharında Kooperatif çalışmasının başlaması için bir grup arkadaş yeniden bir araya geldi. Dayanışmalarda Kazova Kooperatifi’nin üretime başlaması için önden kazak siparişi örgütlenmesi yapıldı. Geçmiş dokümanlar paylaşıldı fakat birkaç toplantıdan sonra bu adım da ilerlemedi.

Kooperatif çalışmasının başından beri içinde olan arkadaşlarla, yeni arkadaşların katılımı ile kooperatif tartışması yeniden başladı. Temel metinler ve çalıştay tutanakları herkesle paylaşıldı. Bir yandan teorik tartışma yürürken diğer yandan pratik çalışma için ilk adım atıldı ve pratikte bu işlerin nasıl yürüdüğünü anlayabilmek amacıyla birden fazla üründen oluşan paketlerin hazırlanmasına ve kooperatif gönüllülerinin çevreleri ile mevcut dayanışma kanalları üzerinden tüketicilere ulaştırılmasına karar verildi. İlk paket için 50 kişiye paket dağıtılması hedeflendi ve ürünlerin seçilmesi, nakliyesi, mali işler ve tüketici ile ilişkilerin sorumluluğu, gönüllülerden oluşan paket çalışma grubu tarafından üstlenildi. Bu süreçte BÜKOOP ve Anadolu’da Yaşam Kooperatifi gibi mevcut kooperatifler ihtiyaç halinde deneyim aktarımı yaparak dayanışma gösterdiler.

Pratik çalışmanın başlatılması toplantıların seyrini de etkiledi. Yapılacak işlerin konuşulduğu, gündem dışı tartışmaların minimum seviyede seyretmesi için herkesin özen gösterdiği, saat 20.00’de başlayıp 21.30’da biten bir toplantı düzeni oluşmaya başladı ama bazen de, bu sınırlar aşıldı elbette. Toplantılarda mutabakata varılmayan konuların çözümü için daha geniş zamanda yapılacak olan önceden gündemi belirlenmiş çalıştaylar düzenlenmesine karar verildi. Bu mekanizma ile birlikte hem pratik sürecin örgütlenmesi hem de kooperatif politikalarının oluşturulması sürecinde faaliyete katılan herkes kendini ifade etme kanallarının oluştuğunu görmeye başladı.

Paketlerin organizasyonu her pakette hedef büyütülerek gerçekleştirildi. Doğal olarak herkes çevresini harekete geçirirken Kadıköy genelinde sokaklarda ve apartmanlarda afiş ve broşür dağıtımı gerçekleştirildi. Apartman kapılarına stickerlar yapıştırıldı. Sosyal medya, Facebook ve Twitter kullanılmaya başlandı.

Kadıköy’de bulunan yerel inisiyatiflerle ilişkiye geçildi. Paket dağıtımları belirli bir gün ve saat aralığında tüketicilerle yüz yüze iletişim kurarak kooperatif fikrinin aktarımını sağlamak amacıyla paket dağıtım şenlikleri biçiminde gerçekleştirildi. Bu şekilde süreci örgütleyen grup ile tüketici olarak kooperatifle ilişkilenlerin birbirini tanıması sağlandı. Paket dağıtımlarının ardından, tüketiciler arasından toplantılara katılarak kooperatifleşme sürecinde aktif rol almaya başlayanlar da oldu. Her paket dağıtımı sonrası yapılan geniş katılımlı toplantılarla paket alanlara işin mali boyutu hakkında bilgi verildi, en temel ilkelerden biri olan şeffaflık hayata geçirildi. 4. paket sürecinde iken kooperatif ortaklığı konusunda ilk veriler toplanmaya başlandı. Kooperatif ortaklığı fikri paket alıcıları ile tartışılmaya başlandı. Bu şekilde kooperatifleşme süreci daha geniş bir çevreye açılmış oldu.

Her paket örgütlenme sürecinin farklı arkadaşlar tarafından organize edilmesi herkesin işin tamamını öğrenmesi için verimli bir çalışma biçimi oldu. Sürece yeni katılan arkadaşlar pratik işler konusunda sorumluluk aldılar. Yeni paket gruplarında bir önceki paket gruplarından arkadaşların dâhil olarak deneyim aktarımda bulunması işin öğrenilmesi ve daha iyi yapılması noktasında da önemli oldu. Birinci paket 50, ikinci paket 100, üçüncü paket 200, dördüncü paket 300 ve beşinci paket 350 kişiyi hedefledi. Her pakette hedef biraz daha büyütüldü. Temel kavramlar konusunda çalıştaylar düzenlenmesine başlandı. Kooperatif modelinin oluşturulması, iletişim yöntemleri ve araçları, karar alma mekanizmaları, yerel yönetimlerle ilişkiler, kooperatif organları ve toplumsal dayanışma konuları bu çalıştaylarda ele alınan konulardı.

2016 Yılı Ekim ayında 7 kurucu ortakla Kadıköy Tüketim Kooperatifi resmi olarak kurulmuş oldu. Gezi’nin bakiyelerinden biri olan Kooperatif kendi model taslağını oluşturdu, işleyişe dair alt çalışma birimleri kurdu, haftalık toplantılarla, iç sorunlar ve ilkesel tartışmaların yapıldığı çalıştaylarla çalışmalarına devam etti. Bu süreç içinde biriken iç sorunlar neticesiyle bizim de içinde bulunduğumuz bir grup 2018 Yılı Eylül ayında kooperatiften ayrılmak zorunda kaldı. Bu ayrılış sürecine dair kamuya açık yazılar yazıldı.

Kadıköy Kooperatifi’nden ayrıldıktan sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK)lerden biri ile işinden atılan bir arkadaş da kooperatiften ayrılma yönünde karar alınca birlikte ne yapabiliriz meselesini konuşmaya başladık. İstihdam meselesini de içeren bir kooperatif çalışmasının mümkün olduğu konusunda mutabakata vararak nasıl yapacağımızı tartışmaya başladık. Konuya ilgi duyan pratik olarak güvenilir insanlardan çağrı yapmalarını istedik. Yapılan çağrı sonucunda pratik sürece hız verildi. 3 ay boyunca haftalık toplantılar ile 2’si KHK’lı olmak üzere 6 ayrı üreticiden 1,5 tona yakın ürün alınarak, 200 kişiye dağıtılmak üzere paketler hazırlandı. Paket dağıtımları sonrası kooperatifçilik çalışmasına katılan KHK’lı arkadaşlara ufak da olsa bir maddi dayanışma sağlandı. Her aşamasında pratik örgütlenme ile kooperatifçilik deneyimi paylaşıldı. Paket örgütlenmesi  somut bir ilişki ve önüne koyduğu somut hedeflerle ilişki ağlarının gelişmesinin önünü açtı. Paket dağıtımı sonunda yapılan ortak toplantıda pratik deneyim ve bilgi paylaşımının yeterli olduğu, çalışmanın KHK’lı özneler tarafından devam etmesi yönündeki isteklerini belirtmeleri üzerine gönüllüler olarak çalışmaya son verdik. 

Hedefler, Hayaller, Tartışmalar 


Kooperatifçilik konusunda deneyimli arkadaşlar olarak ne yapmalı tartışmalarına devam ettik. Tartışmalar sonucunda genel çerçeve olarak derinleşen krizi öngören, gönüllülük ve istihdamı birlikte içeren bir kooperatif  modelini, dayanışma ekonomisi perspektifi ile ele alınması konusunda karara vardık. Mutabakatla vardığımız kararla birlikte, yeni kooperatifin temel çerçevesi ve modeli üzerine çalışmaya başladık. 

Gezi direnişinde sınırlar yoktu, parkta, meydanda bir yanda halaylar çekilirken bir yanda forumlar tertip ediliyordu. Biz de istedik ki kurduğumuz kooperatifin sınırları hayallerle çizilsin. Yapabileceğimiz işlerin yanına hayalini kurduğumuz, çalışmak istediğimiz pek çok alanı ekledik. Kooperatif çalışmasında yer almak isteyen bir gönüllünün hangi alanda çalışmak isterse o alandan kooperatife eklemlenebileceği, halkalar şeklinde birbirine bağlanan, birlikte büyüyen, gelişen bir kolektif yapının bir parçası olabileceği, bir model oluşturduk. Model tartışmalarımızla birlikte son derece kapsayıcı, geniş bir çerçevede kooperatifçilik hedefiyle, teknik elemanlar, tamir tadilat ekipleri, yaşlı ve çocuk bakımı, dayanışma bankası, geri dönüşüm, kültür ve sanat faaliyetleri gibi pek çok alanı tek bir çatı altında birleştirdiğimiz bir kooperatif yapısı oluşturduk. En iyi bildiğimiz alan gıda olunca çalışmaya buradan başladık.

Kooperatifimizin temel ilkeleri arasında karar alma ve kolektif çalışma süreçlerinde eşitlik, katılımcılık, şeffaflık, çevreye duyarlılık var.  Kooperatif olarak, ihtiyaç temelinde farklı dayanışma pratikleri geliştirmeyi, hiyerarşik olmayan bir yapı içinde inisiyatif almayı ve toplumun farklı kesimlerinden güçsüzleşen veya güçsüzleştirilen gruplarla maddi ve manevi dayanışmayı geliştirmeyi hedefliyoruz.

Kooperatif modelimizi herkesin kendini burada var edebileceği bir yapı olarak düşünüyoruz. Şimdilik kent yoksulları ve kır yoksullarını bir araya getirmek, özellikle de kooperatifler ile birlikte çalışarak kırda ve kentte birlikte örgütlenebileceğimiz bir mekanizmayı kurmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız ekonomik krizle birlikte kentte yaşayanların alım güçleri düştü. Kent yoksullarına hem tam zamanlı hem emek zamanlı bir istihdam sağlayabilmenin yollarını arıyoruz. Kooperatifi hem dayanışmacı ekonomik bir model olarak, hem bir örgütlenme alanı olarak hem de herkesi bir araya getiren sosyal bir yapı gibi görüyoruz.

Örgütlenme modeli


2019 Yılı Nisan ayında Yeldeğirmeni mahallesinde kooperatif dükkânımızı açtık.
 Aslında dörtlü bir yapıyız… Yeldeğirmeni, Göztepe ve Kuzguncuk’ta gıda kooperatiflerimiz var. Yine Kuzguncuk’ta teknik elemanların bir arada olduğu YerDeniz Atölye var. Her bir çalışma kendi içerisinde özerk, kendi kararlarını alabiliyor, ileride isterse ayrılabilirler. Şu anda mali ve idari olarak YerDeniz Kooperatifi’ne bağlı bu çalışmalar. Kooperatif modelimiz herkesin gelip çalışabileceği, farklı pek çok alanı içinde barındıran, kapsayıcı bir model. Yeni kooperatif kurmak isteyen gruplarla da modelimizi paylaştık, başka sosyal işletme ve hizmet kooperatifleri de kuruldu bu süreçte.

Bu kooperatif modelimizde emek zaman tartışmasını biraz daha derinleştirdik. Katılım konusunda üçlü bir yapı oluşturduk: 

1. Kooperatif Dostları: Kooperatif dostları zamanı uygun olduğunda, kendi istediği işlerde ve etkinliklerde katkı verenlerden oluşuyor. Bunlar haftalık düzenli toplantılara katılmıyorlar. 

2. Kooperatif Gönüllüleri: Kooperatif Gönüllüleri için iş tanımı daha belirgin. Haftalık toplantılara katılmak, çalışma birimlerinden birinde görev almak, kooperatifte nöbet tutmak gibi. İstihdam olanlar ise gönüllülerden beklenen sorumluluklara ek olarak haftada 3 gün emek zaman karşılığı, 1 günde gönüllü nöbet olacak şekilde kooperatife destek veriyorlar.

3. Tam ya da Yarı Zamanlı İstihdam: İstihdam olacakların kooperatif gönüllüsü olması gerekiyor. Kooperatif kurulduktan 6 ay sonra ilk mali veriler ortaya çıkınca sekizinci ayda ilk olarak bir arkadaşımızı istihdam etmeye başladık. Şimdi 4 arkadaşımız emek zaman karşılığı kooperatif çalışmalarına destek veriyor.

Oldukça sorunlu bir süreçten gelindiği için çalışmaya ilk başladığımızda yaklaşık iki seneye yakın yeni gönüllü almama kararı almıştık. Zaman içinde çekirdek ekibimiz oluştu ve kooperatife katılım mekanizmalarını yeniden değerlendirmeye başladık. Zaman zaman açık çağrılı toplantılar yapıyor, kooperatif çalışmasına katkı sunmak isteyenlerle bir araya geliyoruz. Kendimizi, neler yaptığımızı anlatıyor, bizimle birlikte yola devam etmek isteyenlerle iç eğitim çalışmaları yapıyoruz. Gerçi iç eğitimler yeni gelenlerle sınırlı değil, eksik kaldığımızı düşündüğümüz her konuda iç eğitim düzenliyoruz. Birlikte öğrenmeyi önemsiyor, bilmediğimiz konularda çevremizle açık ilişki kuruyoruz. Bilginin alınır satılır bir meta değil paylaşılabilir bir şey olduğunu düşünüyoruz. Atölyelerimizi ücretsiz olarak yapıyoruz.   

Ayrıca sorunlar ve çözümler konusunda da yeni bir yaklaşım geliştirerek etik protokol metnimizi kooperatif modelimiz içine aldık.  Yine kadınlara, LGBTİ+ lara karşı işlenen suçlarda birçok tartışma havada kalıyor ve süreçler uzayıp gidiyordu. Modelimiz de bu konularda da izlenecek yol ve yöntemlere dair kadın hareketinden aldığımız ilhamla bir çerçeve hazırladık. Mesela kadınlara yönelik suçlarda, kadın beyanı esastır diyoruz. Bir kadın birimimiz var. Kadınlara ilgili meseleleri kadınlar olarak konuşuyoruz sonucu kooperatife deklare ediyoruz, erkeklerle tartışmıyoruz. Diyelim ki bir taciz vakası var, kadınlarla hızlıca toplanıp karar alıyoruz ve direk uyguluyoruz. Ayrıca Kooperatifimiz LGBTİ+ lar için dost mekânlardan birisi. Şugar mekânız. Üretici ziyaretlerimizde kadınlarla ayrı toplantılar yapıyoruz. Sorunlarımızı sadece kadınlar olarak konuşmaya, birbirimizden öğrenmeye çalışıyoruz. Kadınlar arasında dayanışmayı yükseltiyoruz.

Geçmiş deneyimlerimiz de en çok yaşadığımız sorunlardan biri gönüllülük kavramının gönlünce bir çalışma olarak karşımıza çıkmasıydı. Bu durumda herhangi bir yaptırım tanımımız da yoktu. Yeni modelimizde kınama, uzaklaştırma gibi çeşitli yaptırımlarımız var. Kooperatifte herkesin her işle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşler konusunda uzmanlaşmaya karşıyız ve yapılacak işler ile dükkân nöbetlerinde rotasyon uyguluyoruz. Kooperatif işleyişinde çeşitli birimlerimiz var. Mali birim, ürün – üretici birimi, iletişim birimi gibi birimlerde ön çalışmaları yapıp, kararları haftalık toplantılarda konsensüsle alıyoruz. Konsensüsle karar alamadığımız durumlarda konuyla ilgili çalıştaylar düzenliyoruz ve birbirimizi ikna etmenin yollarını arıyoruz. Ayrıca kendi aramızda yaşadığımız sorunlarla ilgili de iç sorunlar toplantısı yapıyor, sorunları zamana yaymadan çözmeye çalışıyoruz. Birlikte öğrenerek ve her bir süreçten güçlenerek çıkmaya gayret ediyoruz.

Kooperatif gönüllülerinin özne olmasını sağlamaya çalışıyor, katılımcılığı artırmaya çalışıyoruz. Okuma ve öğrenmeye karşı mesafeli olunmasına rağmen içe dönük birlikte öğrenme süreçleri örgütlüyoruz. Üreticilerle dayanışmayı önemsiyor, sorunlar olduğunda nasıl olumlu bir hale getirebiliriz diye düşünüyoruz. Gıda egemenliği perspektifiyle çalışarak, doğayı sömürmeyen örgütlü bilge köylü üretimini destekliyoruz. Ürün alım süreçlerinde Katılımcı Onay Sertifikasyon süreçlerini işletiyor, üretici ile birlikte güven temelli bir ilişkiyi geliştirmeye gayret ediyoruz. Kooperatifte bir ürünü satmaktan ziyade ürünün üretim süreçlerine tüketicileri dahil etmeye çalışarak yarı-üretici olmalarını önemsiyoruz.

Faaliyetler & Etkinlikler


Bir dayanışma ekonomisi olan Yerdeniz Kooperatifi’nin Yeldeğirmeni’ndeki kooperatif mekanı, kolektif işleyen, toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren ve dayanışmayı büyüten sosyal bir alan. Kooperatifimiz gıdateknik elemanlar, geri dönüşüm, tamir-tadilat, kültür-sanat, yaşlı ve çocuk bakımı, dayanışma bankası gibi alanlarda faaliyet göstermeyi amaçlıyor. Gıda faaliyetiyle yola çıktık, teknik elemanlarla devam ediyoruz. İleride hayalini kurduğumuz tüm alanlarda çalışma yapacağımız konusunda umutluyuz. 

Kooperatif açıldıktan sonra bir yandan gıda alanındaki kavramları yeniden gözden geçirirken bir yandan mahalleli ile turşu kurduk, geri dönüşüm ahşap, beton obje atölyeleri yaptık. Üreticilerimizi İstanbul’a getirerek söyleşiler yaptık. Hem gıda hem kooperatifçilik tarihi söyleşileri ile birlikte öğrenme süreçlerimizi geliştirmeye çalıştık. 

Kooperatif çalışmalarının yanı sıra farklı alanlarda çalışmalar yürütmeye başladık. İstanbul İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi – Beslenme Çalışma Grubuna katkı verdik. Deriteks Sendikası’nda 56 işyeri temsilcisinin katılımı ile İşçi Sağlığı ve Beslenme Çalıştayı Gerçekleştirdik. DİSK/Birleşik Metal İş Sendikası ile İşçi Sağlığı ve Beslenme Atölyesi gerçekleştirdik. İş yerlerinde ve yaşam alanlarında sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması için ortak akıl yürüttük. Beslenme çalışma grubunun gıda zehirlenmeleri raporları yayınlamasına destek verdik.

Bu arada bir mahalle çalışması olarak başlattığımız ve Kadıköy Kooperatifi’nden kopuş sürecinde bağımsız bir kooperatif çalışması olarak çalışmalarını sürdüren Göztepe Kooperatifi Girişimi, Yerdeniz Kooperatifi’nin idari desteği ile yeni bir adım atarak 2019 Aralık ayında kooperatif mekânının açılışını yaptı. Göztepe Kooperatifi’de dördüncü ay sonunda bir arkadaşımızı istihdam edebilecek noktaya geldi. İki ayrı kooperatif çalışması kendi içinde özerk olarak çalışmalarına devam ediyor.

Yine bir taban örgütlenmesi olarak kooperatifler, gıda toplulukları, gönüllüler ile birlikte kurulan  Kadıköy Kent Konseyi Gıda Çalışma Grubu‘na katkı verdik. Gıda şenliklerinin yanı sıra, gıda ve beslenme üzerine çalıştaylar, söyleşiler düzenledik. 

Kendi mahallemizde 2019 yılı sonbaharında başlayan Rasimpaşa Afet Gönüllüleri çalışmasına katıldık. Çalışmaya aktif destek verdik. Toplantılar COVID-19 salgına kadar kooperatif mekânımızda yapıldı. Bir yandan temel afet bilinci eğitimleri alırken diğer yandan mahalleyi ve mekânımızı depreme hazırlıklı hale getirmek için emek verdik. Kooperatif gönüllülerimize temel afet bilinci eğitiminin verilmesini sağladık.

Tam bu adımlar atılmışken ve yeni planlamaları önümüze koyacakken COVID-19 salgını başladı. Salgın başlar başlamaz yaptığımız toplantıda “herkese sağlıklı gıda hakkını” savunup kooperatifi kapatamayacağımız konusunda mutabakata vardık. Kişisel ve ailesel kaygıları olan arkadaşlarında bu kaygıları dikkate alınarak yeni bir planlama yapıldı.  Salgın süreci kooperatif örgütlenmesinin mahalle düzeyinde ne kadar gerekli olduğunu ortaya çıkardı. Mekânın bahçeli olup mesafeli oturmaya uygun olması salgın boyunca mahallede bir sosyalleşme mekanı olmasını sağladı.  

Bu dönemde Kır-Kent Ağı örgütlenmesi ile ilişkilendik. Ortak organizasyonlarda emek vererek var olma ilkemiz gereği girdiğimiz andan itibaren Ağ’a emek vermeye başladık. Gıda egemenliği ve Katılımcı Onay sistemi perspektifimiz bu çalışmanın öznesi olmamız için yeterliydi. Ayrıca İstanbul’da üretici ve kooperatifler pazarı açılması çalışmalarında yer aldık, hala pazarda İstanbul’a gelemeyen kooperatifler için dayanışma amaçlı tezgâh açmaya devam ediyoruz. Kır-Kent Ağı bileşenlerinden birinde yaşanan cinsel taciz üzerine başlayan süreçte cinsel tacizin yaşandığı Bayramiç Değişim Kooperatifi ile ilişkilerimizi kesme kararı aldık. Kır-Kent Ağı’nda konuya ilişkin bir tavır gelişmeyince Yerdeniz Kooperatifi, Göztepe kooperatifi ve Devrek Güneşi Kooperatifi, Kır-kent Ağı’ndan ayrılma kararı aldı. 

Yine bu süreçte Ağ içinde olmayan başka kooperatiflerle de çeşitli ilişkiler kurmaya devam ettik.  Yeni kooperatif kurma sürecine yönelip bizden destek isteyenlere hem aktif destek verdik hem de kendimizin hazırladığı kooperatif ana sözleşmemizi onlarla paylaştık. Kooperatifçiliğin yeniden meşruluk kazanması için deneyimimizi ve birikimimizi paylaşmaya özen gösterdik. 

Kadıköy Kent Konseyi içinde başlattığımız Kadıköy’de kooperatifler pazarı açma tartışması sürerken İstanbul Büyükşehir Belediyesi içinde pazarların olduğu daha geniş yeni bir gıda rejimi kurma önerisiyle geldi. İstanbuldaki kooperatifler ve gıda örgütlenmelerine yapılan çağrı sonucunda tartışmalar ve fikir ayrılıkları büyüyünce İstanbul Büyükşehir Belediyesi, üretici kooperatifleri ile ayrı bir toplantı yaparak, pazarı üreticiler ve üretici kooperatiflerinin katılımı ile kurma kararı aldı.  Çalıştığımız üreticilerden bazıları pazara gelmek istediklerini ama her hafta gelme durumlarının mümkün olmadığını ifade edince nasıl bir çözüm geliştirmeliyiz sorusunu biz de gündeme aldık. İçimizden bazı arkadaşlar üretici kooperatiflerinin temsilcisi oldular. Pazarda açılan tezgâhlarda üretici kooperatifleri kendi adları ve tezgahları ile var oldu. Yaklaşık 3 yıldır bu faaliyeti sürdürüyoruz ve pazarların bizim için neden önemli olduğuna dair yazımızvar. 

Şubat 2022’de ise bir kooperatif dostumuzun mekân desteği ile inşaat çalışması biten Kuzguncuk’ta bir mahalle çalışması olarak Kuzguncuk Kooperatifi’nin açılışını yaptık. Öncesinde Kuzguncuk mahallesindeki dernekle ve gıda topluluğu ile ortak çalışma yapmak için toplantılar yaptık. Ne yazık ki iki grup da bu konuya emek veremeyeceklerini belirttiler. Hali hazırda kooperatif gönüllülerine bir istihdam sağlamak adına bu çalışmayı devam ettirdik. Kuzguncuk Kooperatifi’de Göztepe Kooperatifi gibi kendi içinde özerk olan idari olarak YerDeniz Kooperatifi’ne bağlı bir çalışma. Bu kooperatifler istedikleri zaman ayrılarak bağımsız bir kooperatif olarak yollarına devam edebilirler. 

Haziran 2022’de de Teknik Elemanların kooperatifleşmesi Atölye Yerdeniz açılmış oldu. Faaliyetlerine iki senedir devam eden bir çalışma olarak mimar – mühendis – şehir plancı örgütlenmesi istihdam odaklı bir yapı olarak hayata geçmiş oldu. 

Bir dayanışma ekonomisi olarak örgütlendiğimiz için bu süreçte gücümüz oranında toplumsal dayanışma pratikleri gerçekleştirdik. PTT’de işten atılan işçileri ziyaret eden Kır-Kent Ağı bileşeni olarak işçilere gıda kolileri desteği sağladık. Şiddete uğrayan bir kadın için yapılan çalışmalara gıda kolisi hazırlayarak katkı verdik. Maraş merkezli deprem olduğunda daha önce afet eğitimi almanın yararı ile hemen toplantı yaptık. Soğukkanlı olmamız acele, duygusal ve panik halinde hareket etmememiz gerektiğini afet eğitimlerinde öğrenmiştik. Depremin şiddeti uzun vadeli bir afet ile karşı karşıya olduğumuzu emeğimizi ve kaynaklarımızı planlı kullanmamız gerektiği gösteriyordu. Bölgeye ilk gitmesi gerekenler ağır arama kurtarmacılar, madenciler, askerlerdi. Sonra mahalle muhtarlığı ile iletişime geçtik. Orada emek gücüne ihtiyaç yoktu. Biz de bir yandan kooperatifleri açık tutmak diğer yandan mahalle muhtarlığı bünyesindeki çalışma ile ilişkili olarak deprem dayanışma faaliyetlerini örgütlemeye başladık. Kooperatif dostlarımızdan da gelen desteklerle gün içinde acil ve eksik olan malzemeleri öğrenerek tedarik etme yoluna gittik. Bir süre sonra çadır ya da konteyner kentlere geçilme süreci olunca bölgede çalıştığımız üreticilerle ilk kurduğumuz temastan sonra gerçek durumlarını öğrenerek bir dayanışma kampanyası başlattık. Kampanyanın birinci aşamasında bina, malzeme, ekipman, makina eksikliklerine odaklandık. İkinci aşamada üretim süreçlerini desteklemek için  ürün önalımlı bir destek kampanyası yapmaya karar verdik. 

Neler öğrendik? İleriye dönük çıkarımlarımız neler?


Bütün bu süreçte faaliyetimize dayanışma ekonomisi değerleri ve gıda egemenliği perspektifi yön verdi. Kapitalist üretim ilişkileri içinde faaliyet yürüttüğümüzü bilerek anti-kapitalist dayanışma ekonomisi değerlerini önceleyerek, onların gelişimi için çaba harcadık. Bu değerlerin aynı zamanda Gezi’nin değerleri ile ilişkisini gözeterek sürdürdük. Gündelik hayatın örgütlenmesi hep yol göstericimiz oldu.

2022 yılının Ekim ayında “Kapitalizm, Kriz ve Dayanışma Ekonomileri”  başlıklı bir süreç değerlendirme yazısı yayınladık. Bu yazıda hem kendi deneyimimiz hem de genel olarak kooperatifçilik ve dayanışma ekonomileri hareketinin geldiği noktayı kendimizden başlamak üzere tartışmaya açtık. 

Dayanışma ekonomisi perspektifi ile örgütlenen bir işçi kooperatifi olmak için önemli bir deneyim biriktirdik. Farklı faaliyet alanlarını öngörüp gıda ve teknik eleman kooperatifleşmesinde pratik adımlar atmak bu hedefe ulaşmak için önemliydi. Daha önce bizler için farklı yerlerdeki deneyimler ve teorik olan sorunlar pratik, kendi pratiğimizin sorunları haline dönüşmeye başladılar. 

Yatay örgütlenmenin “yatma örgütlenmesi”, gönüllüğün “gönlünce çalışma” olmadığını bu süreç zengin bir pratik deneyim bırakarak bize gösterdi. Örgütlenme, sorumluluk, gönüllülük, birlikte karar alma, birlikte alınan kararları birlikte hayata geçirme konuları öğretici bir zemin oluşturmaktadır. Geniş katılımlı örgütlenmeler ile ne istediğini bilen daha homojen ve küçük örgütlenmelerin karşı karşıya konulmaması zaman ve mekâna göre her ikisinin de kullanılabileceğini kendi pratiğimizden de görmüş olduk.

Kaynak: https://www.jadaliyya.com/Details/45184/Geziden-Kooperatiflere-Bir-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Ekonomisi-%C3%96rg%C3%BCtlenme-Deneyimi