Neden örgütlü üretici ile çalışıyoruz?

Örgütlenme yaşamın kolaylaştırılması ve sorunların çözümünde kolektif bir yöntemdir. Bundan dolayı çalıştığımız alanda örgütlenmeyi ve örgütlü üretici ile çalışmayı önemsiyoruz. Peki örgütlenen üretici ile çalışmanın toplumsal faydaları nelerdir?

  • Örgütlü üretici girdilerini kolektif olarak sağlayarak maliyeti düşürür.
  • Örgütlü üretici birbirini denetleyerek, çiftçiyi çiftçiye zimmetler.
  • Örgütlü üretici köyün, havzanın yada bölgenin örgütlenmesini sağlayarak ekolojik dönüşümü sağlamanın ilk adımıdır. Örgütlü üretim bütün çiftçilerin ekolojik perspektifle üretmesini garanti altına alır. Toprağın, havanın, suyun temizlenmesi için asıl başlangıç noktasıdır.
  • Üretim sürecinde ve sonrasında çıkan sorunlarda tek tek çiftçi ile değil örgütlü yapı ile sorunlar konuşulur.
  • Örgütlenme yerel, bölge ve ülke çapında düşünülüp kentteki örgütlenmeler ile birlikte tarım politikalarına karşı mücadele edebilecek bir perspektif geliştirilebilir.

Neden Kooperatifleri Tercih ediyoruz ? Kooperatif nedir?

Örgütlenme en genel anlamı ile bireylerin ortak ihtiyaç ve amaçları için bir araya gelmesi olarak tanımlanabilir. Birçok örgütlenme modeli vardır. Vakıflar, dernekler, ağlar, kooperatifler vb. Üreticiler ve yarı-üreticiler için kır ve kentin birlikte dönüşmesi ve kır ve kent emekçileri arasında ilişki kurmak için en uygun çatıyı kooperatif olarak görüyoruz. Kooperatif örgütlenmelerini teşvik ediyoruz.

Bize göre kooperatif ortak ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçların birlikte karşılanması amacıyla gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu, demokratik işleyişe sahip, bağımsız ve özerk çalışan, dayanışma ekonomisi olarak tanımlanan modellerden biridir. 

Çok çeşitli kooperatif modeli olabilir. Ancak bir kooperatif  hiçbir zaman bir şirket gibi davranamaz veya yönetilemez. Kooperatiflerin şirket mantığından farklı olarak sahipleri ortaklarıdır, ortaklarına hizmet ederler ve ortakları tarafından yönetilirler. Her ortağın ortaklık payı kadar değil 1 oy hakkı vardır. Ekonomik kuruluşlardır ama demokrasi, eşitlik, adalet ve dayanışma gibi vazgeçilmez ilkeleri vardır. Dayanışma ve güven olmazsa olmaz özelliklerindendir.

Üreticiler için kooperatif çatısı altında örgütlenmenin avantajları:

  • Küçük üreticilerin korunması ve gelişmesini sağlar.
  • Kaynakları ortak kullanarak maliyeti azaltır.
  • Üreticinin ürünü işleyebilecek, paketleyebilecek ortak donanıma sahip olmasından dolayı  oluşacak katma değerin üreticide kalmasını sağlar.
  • Üretilen ürünleri arada aracı-komisyoncu olmadan doğrudan tüketiciye ulaştırarak adil fiyatlı üretim ve tüketim yarattığı gibi, üretim-tüketim arasındaki mesafeyi kısaltarak karbon ayak izini düşürmesinden dolayı iklim krizinin çözümüne de katkı sağlamış olur.
  • Geliri ve istihdam olanaklarını arttırarak genç nüfusun işsizlik nedeniyle göç etmesinin önüne geçerek yerelin sosyo ekonomik etkinliğini arttırır.
  • Demokratik işleyiş modeliyle kadın emeğinin görünür olmasını sağlar.
  • Çocuk, göçmen ve mevsimlik işçi emeği sömürüsünü ortadan kaldırılmasına katkı koyar.
  • Dezavantajlı grupların temel gereksinimlere ulaşmasını kolaylaştırır.
  • Demokratik işleyiş biçimiyle paylaşımcı ve katılımcı kültürü geliştirir.
  • Yereldeki sosyal ve siyasi işleyişte söz sahibi olur.

Örgütlü üretimin yararları

  • Üreticinin Gelirinin Yükselmesi

Kooperatifler tek başına üretim yapan üreticiler gibi piyasa koşullarına karşı savunmasız değillerdir. Kooperatif üretilen ürünün işlenerek satılmasını sağlayabildiği için gelir kooperatife kalır. Kooperatif gelir gider dengesinde gelir fazla ise bunu katkıları oranında ortaklarına paylaştırır ve böylece çiftçinin geliri artar.

Ürünlerin tüccara satılmayıp aracısız olarak doğrudan tüketiciye ulaştırılması üretici için emeğinin karşılığını alması ve tüketici için de  güvenli olarak gıdaya ulaşılmasını sağlar

  • İstihdam olanaklarının Çoğalması

Tarımsal girdilerin ve ekipmanların kooperatif çatısı altında ortaklaşa sağlanmasından dolayı toprağını işleyemeyecek olan çiftçiler tekrar üretim yapmaya başlayabilirler. Ayrıca yereldeki işsizlik nedeniyle göç etmeyi düşünen genç nüfus için de üretim ve işleme safhalarında istihdam alanları açılmış olur.

  • Ekolojik dengenin korunması

Örgütlü üretim yapmak toprak ve suyun bir şirket ya da kişinin yararına değil bölgede yaşayan herkesin ortak kullanımına ve yararına sunulmasını olanaklı kılar. Bu şekilde kaynakların sahiplenilmesi, kirlenmeye sebep olacak her türlü nedene karşı ortak bilinç ve tavır geliştirilmesini sağlayarak ekolojik üretim perspektifinin gelişmesi için de neden yaratacaktır. 

Yine tarım ve orman alanlarının maden aramalarına açıldığı, su kaynaklarının enerji şirketlerine bedavaya verildiği bu dönemde uluslararası güce karşı koyabilmek için de örgütlenme ve örgütlü hareket edebilme yeteneği oldukça önemli.

  • Birlikte Öğrenme, İş Bölümü ve Sorun Çözme 

İşlerin birlikte ve ortaklaşa yapılması zaman tasarrufu sağlayan bir durumdur. Kazanılan zaman öğrenmek ve öğrendiklerini paylaşmak açısından kullanılır. Bir kişinin sahip olduğu bilgiyi paylaşması bir diğeri için sorununu çözmesi anlamına da gelir. Ortaklaşılan sorunlar için ise birlikte akıl yürütmek ve çözümler bulmak yine örgütlü hareket etmekle mümkün. Yaratılacak bu arşiv geleceğe taşınabilecek önemli bir birikimdir. Kişinin yapabilirliğinden başlayan iş bölümü zaman içerisinde herkesin her şeyi yapabileceği noktaya gelebilir. Bu da birlikte öğrenme ve bilgiyi kolektif içerisinde paylaşmaktan geçer. Bu şekilde kişilerden bağımsız yürüyen mekanizmalar yaratılabilir.

  • Sosyal ve Kültürel Değişime Katkıları

Birlikte üretme süreci ve birlikte ürettiğin insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ortaklaşa çalışmak. İnsanların birbirine güvenmemesinin tavsiye edildiği bu çağda yalnızlaşmanın, kendini güçsüz ve yetersiz hissetmenin önüne geçebilecek belki de yegane araçlarından biri örgütlenmek. Birlikte yapmanın gücünü ve güvenini hissederek, kişisel çatışmalar yerine demokratik ve adaletli çözüm yolları bularak kişilerin değişimiyle toplumun değişiminin birbirini beslediği ilişkiler ağı kurulur. Birlikte yaparken ve öğrenirken ortak hafıza ve değerler oluşturulur. Bunun da yaratacağı sosyal ve kültürel değişimle birlikte daha demokratik katılımcı bir alt yapı yaratabilmek mümkün.

  • Gıda Politikaları – Kır ve kent emekçileri örgütlenme perspektifi

Günümüzde hem üreticiler hem de tüketici gıdaya yabancılaşmış durumlar. Bunun temel nedeni tarımdaki şirketleşmedir. Endüstriyel tarım nedeniyle doğanın dengesi bozulmakta ve doğa tahrip olmaktadır. Şirketlere bağımlı yapılan endüstriyel tarımda ürünlerin besin değerleri düşerken içerisine konulan katkı maddeleri vs. insan sağlığı için de risk oluşturmaktadır. Beslenme kültürünü tarım şirketleri belirlemeye başladıkça üretim süreçlerinin izlenebilirliği de olanaksız hale gelmiştir. İnsanlar artık şirketlerin sunduğu gıdalarla beslenmeye mahkum edilmiş, besin çeşitliliği azalmış, gıda yerelinden kopmuş ve tek tip beslenme kültürü hakim olmaya başlamıştır. İşte tam burada sadece üreticinin örgütlenmesi sorunu çözmüyor.  Kentteki insanların da bir araya gelerek örgütlenmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Kent içinde en iyi örgütlenme modeli yine kooperatif olarak kendini gösteriyor. Peki kentteki ve kırdaki bu kooperatif yapıları hangi perspektifte bir araya gelebilirler? 

Gıda Egemenliği: 

Piyasaların ve şirketlerin taleplerini değil, gıdayı üretenleri, gıdayı dağıtanları, gıdaya ihtiyaç duyanları merkezine koyar.

Halkların kendi kültürlerine uygun, ekolojik tarım ve gıda sistemlerini belirleme hakkına sahip olduğunu savunur.

Gıdanın tüketicilere ulaşmasında önceliğin yerel ve ulusal pazarlarda olması gerektiğine inanır.

Gıda ve beslenme üzerinde kontrol hakkının şirketlerde değil, gıdayı üretenlerde, gıdaya ihtiyaç duyanlarda olması gerektiğini söyler.

Adil fiyat ile temiz üretilmiş gıdayı tüketmek hem kırdaki hem de kentteki insanların hakkıdır. Bunu sağlayabilmek için hem kentte hem de kırda dayanışma içerisinde olan örgütlü yapılara ihtiyaç var. Bu dayanışmayı, bilgi alış verişini ve gıdaya ilişkin üretici ve tüketici arasındaki iletişim ve etkileşimi genişletmek, ihtiyacı birlikte belirleyebilmek ve birlikte karar verme mekanizmalarını oluşturabilmek ve daha kapsayıcı hale getirmek daha fazla insanın ortak ve örgütlü çabasıyla mümkündür. Kırda ve kentte örgütlü olmak olanakların birleştirilmesi- ihtiyaçların dayanışmayla çözülmesini de mümkün hale getirecektir.

Bu sebeple bizler kırla kentin Gıda Egemenliği perspektifiyle yakınlaşacağını, Katılımcı Onay Sistemi (KOS) ile birlikte ne üretileceğine, nasıl üretileceğine, ne kadar ve nerede üretileceğine ve kim için üretileceğine birlikte karar vermenin hem kırı hem kenti sistemsel olarak dönüştürebileceğini düşünüyoruz

Yararlanılan Kaynaklar

Abdullah Aysu- Yemek Yemek Politik Bir İştir Kooperatifler Kitabı
https://nyeleni.org/DOWNLOADS/newsletters/Nyeleni_Newsletter_Num_13_TR.pdf