Kooperatiften Alışveriş Yapmak – HT Hayat
Yazar: Hayriye Mengüç
Kent insanı geleneksel yöntemlerle üretilmiş, sağlıklı ve üreticiden direkt satın alabileceği gıda ürünlerine ulaşmakta güçlük çekiyor. Bu noktada tüketici kooperatifleri çözüm olabilir mi? Yerdeniz Kooperatifi’nin açılmasını fırsat bilip, konuyu masaya yatırdık.
Kentlerde yaşayanlar; market raflarına girmemiş, doğal yöntemlerle üretilmiş sağlıklı temel gıda maddesi bulmakta güçlük çekiyor. Çarşı pazar dolaşan çoğu kişi, geleneksel yöntemlerle üretilmiş, uygun fiyatlı, sağlıklı ve doğal ürünler bulmak için çabalıyor. Bu noktada İstanbul’da sayıları giderek artan kooperatifler, dikkat çekiyor. Geçen hafta Kadıköy Yeldeğirmeni’nde açılan S. S. YerDeniz Sosyal İşletme ve Hizmet Kooperatifi, bir hizmet ve tüketici kooperatifi.
Yerdeniz’de yaklaşık 20 üretici kooperatifin ürünü satılıyor. Yerdeniz Kooperatif dostu Tülay Ararat, “Amaç, küçük üreticiden direkt tüketiciye ekolojik üretim ve toplumsal dayanışma” diyor.
Ekolojik üretim yapıyorlar
Burada her çalışan, gönüllü. Haftanın 7 günü açık. Gündüzleri bir profesyonelin çalışması planlanıyor. Hafta içi 12.00-20.00 arası ve hafta sonu 10.00-18.00 arası ise gönüllüler çalışacak. Yerdeniz Kooperatifi’nde yaklaşık 20 üretici kooperatifin ürünü satılıyor. Ekolojik üretim yapıyorlar. Akhisar’dan soğuk sıkım zeytinyağı, Gödence Tarım Kooperatif’inden zeytinyağı, Devrek Güneşi Kadın Kooperatifleri’nden erişte, reçel, tarhana, Eppek’ten ekşi mayalı ekmek ürünleri, Zonguldak’tan çiçek ve kestane balı, Kadın Kadına Mülteci Mutfağı’ndan reçel, Vakıflı Köyü’nden reçel ve nar ekşisi, Karapürçek Kadın Derneği’nden biber salçası, Honaz Tarım Kooperatifi’nden domates salçası, Kavar Kooperatifi’nden bulgur, nohut, kuru fasulye, ceviz, Koçulu Peynircilik’ ten taze ve eski kaşar, tereyağı, Dokuzhöyük Tarım Kooperatifi’nden beyaz peynir, Gemlik Şahinyurdu Köyü Tarım Kooperatifi’nden çam balı, zeytinyağı ve badem ezmesi, Defne Kadın Kooperafi’ nden kuru meyve, bitki çayı, baharat, halhali zeytin, zeytinyağı, Koray’s Farm’dan yumurta, Özçay Kooperatifi’nden ve Hopa Çay Kooperatifi’nden de çay satılıyor.
Tülay Ararat, ‘Hedefimiz bu gibi kooperatiflerin çoğalması ve tanıtılması. Ancak büyüdükçe olay çığrından çıkıyor, markete dönüşüyor aslında. Mahalle ölçeğinde kalması en mantıklısı” diye konuşuyor.
Hizmet kooperatifçiliği
Hizmet kooperatifçiliği, yeni bir model. Kooperatif kurucuları; “üretim ve tüketim alanında kooperatifleşme süreci daha görünür olmakla birlikte, hizmet alanında kooperatifleşmenin geride kaldığını” düşünüyor. Yayınladıkları tanıtım bildirisinde “Dayanışma temelinde yaşamı birlikte örgütlemek için hizmet kooperatifi kurarak bildiğimiz alanlardan başlayarak koşulların ve olanakların olduğu yerlerde çocuk-yaşlı bakım evleri, mühendislik-mimarlık hizmetleri, geri dönüşüm vb gibi üretim, tüketim ve hizmet alanlarında farklı çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” diyorlar. Bu kooperatifin model olarak en ilham verici yanlarından biri hiç kuşkusuz mimarlık hizmetlerinin de verilebilecek olması. Sektörde yaşanan işsizlik sorunu nedeniyle hem bir üretim modeli olarak hem de kendi kendilerini istihdam etmenin bir modeli olarak tartışıp, ana sözleşmelerine bu hizmetleri de eklemişler. “Gıdanın ötesinde böyle bir arka planımız var. Umarız bunu hep beraber hayata geçiririz” diyorlar.
Tüketici değil ‘yarı üretici’
Açılış nedeniyle Yerdeniz Kooperatifi’nin Kadıköy Yeldeğirmeni’ndeki dükkanına çok sayıda konuk geldi. Bunlardan biri Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu idi. Kendisiyle yaptığım sohbette Genel Başkan Aysu, kentlerdekilerin gıda konusunda bağımsızlığını yitirdiğine dikkat çekti.
“Kent insanı ne tüketeceğini bilmiyor. Kendisine ne sunulursa onu alıp kullanıyor. Ayrıca bu ürünlerin kimin tarafından ve nasıl üretildiğinden de bîhaber” diyor. Abdullah Bey, “tüketici” kelimesinin yerine “yarı üretici” teriminin kullanılmasından yana. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Kurulan bu üretim ve tüketim kooperatiflerinin bir araya getirilmesiyle ürünün nasıl üretiliceğine dair tercihlerini ortaya koyarak bize yön veriyorlar, biz de ona göre üretim yapıyoruz. Dolayısıyla bu şekilde tercihleriyle yön verip bizden ürünleri alarak katkı koyup diğer endüstriyel tarımdan bizi farklı bir çizgiye taşıdıkları için onlar da üretici oluyorlar, bu katkılarından dolayı. Buna yarı üretici diyoruz.”
Aracısız, sağlıklı gıda
Yerdeniz gibi kooperatifler ile kırlardaki kooperatiflerin ürettiklerinin doğrudan, aracısız ve sağlıklı ürünler şeklinde kentlere ulaştığının altını çizen Aysu, fiyatın asla süpermarketlerdeki gibi organik adı altında yüksek rakamlar olmadığına dikkat çekiyor. “Oradaki endüstriyel, sağlıksız olan o ürünün fiyatı ile buradaki sağlıklı ürünün fiyatın aynı olduğunu ve oradaki organik diye ifade edilen fiyatın da aşağı yukarı 5’te 1 veya 6’da 1 bir fiyata satılabileceğini göstermek, toplumun tamamının da bundan yararlanabileceği bir sistemi inşa etme gayreti içindeyiz” diyor. Kooperatiflerle aradan aracının çıkarıldığını, ürünün üretildiği yerden itibaren kimyasal kullanmayıp, üretimin ve ürünün sağlıklı bir hâle dönüşmesinin sağlandığını anlatıyor. Böylelikle “üreticinin ne üreteceğine, nasıl üreteceğine, ne kadar üreteceğine ve kimin için üreteceğine karar verme hakkını da tekrar ele geçirdiğini” ifade ediyor. “Bu çok önemli. Çünkü bütün bunlar şu an süpermarketlerin ve şirketlerin kontrolünde” diyor.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak üretici ve tüketici kooperatifleri arasındaki konumlarını ise Genel Başkan Aysu, şöyle özetliyor: “Kırlarda çiftçi sendikaları olarak kurulan kooperatiflere destek oluyoruz. Kurulması için ön açıcılık yapıyoruz. Onlarla buradaki tüketim kooperatiflerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Onlar kendi aralarında anlaşıyorlar, fiyatı belirliyorlar, her şeyi kendileri kontrol ediyorlar, bir sorun çıkarsa çiftçiden yana hak arama örgütü olarak yerimizi alıyoruz.”
“Kaygı ekip, keder biçmek istemiyoruz”
Aysu, Türkiye genelinde şu an 127bin çiftçinin icralık olduğunu, 10 yıl içinde de 720 bin çiftçi mesleğini terk etmek zorunda kalacağını belirterek dikkat çekiyor: “Ve bu, önümüzdeki yıllarda da hızla ilerleyecektir. Çünkü ciddi bir belirsizlik içindeyiz. Onun de nedeni şu: Örneğin sadece 2018’de gübreye gelen zam yüzde 84 ve şu anda artış devam ediyor. Oysaki üretim sezonu hâlâ devam ediyor ve henüz hasada geçmedik. Ama fiyatın ne olacağını bilmiyoruz, Biz umudumuzu ektik toprağa, oradan ne çıkacağını bilemiyoruz. Anadolu’da meşhur bir söz vardı; çiftçi kaygı eker, keder biçer. Böyle olsun istemiyoruz, ama öyle olacağa benziyor.”
Peki, üreticiler için bu kooperatifler niçin önemli?
Niğde Ulukışla’nın Kılan Köyü’ndeki Güntepe Çiftliği’nde meyve ve türevlerini üreten, kooperatif uzmanı, tarımsal danışman Ali Ünüvar, aşağı yukarı 10 yıldır yılın 4 ayını İstanbul’da geçiriyor, son 7 yıldır da buradaki kooperatiflerin oluşumuna katkıda bulunuyormuş. “Bireysel üretimin, ürün değerlendirilmesinde kooperatifçiliğin ne kadar önemli olduğunu bildiğim için, yavaş yavaş bu işin tüketim ağını oluşturmak için çalışıyoruz” diyor. Ünüvar’ın yaklaşık 20 kooperatifle bağı varmış. Sadece onlara yönelik üretim yapıyormuş: “Ön spariş veriyorlar. Ona göre örneğin Boğaziçi, Kadıköy, Koşuyolu, Dayanışma Kooperatifi, Şişli, Beşiktaş gibi kooperatifler bana telefon açıyorlar, bizim şu kadara ihtiyacımız var, diyorlar. Ben onun yüzde 20-30 fazlasını üretiyorum, aylık sipariş verdikçe onlara veriyorum.”
“Gıda sağlığına uygun üretimin yapılıyor, değil mi? Bunun kontrolü nasıl sağlanıyor” diye sorduğumda Ali Bey, şöyle konuşuyor: “Yöresel ürün yani geleneksel üretim olarak kimyasal ilaç ve gübre kullanmadan kendi toprağımızı da koruyarak bir üretim modeli geliştirdik. Geleneksel ürün dediğimiz, bundan 60 yıl önce babamın abilerimini ürettiği üretim modelini uyguluyoruz. Gübre, ilaç yoktu. O üretime devam ediyoruz. Çevremizdeki insanlara anlatmaya, eğitmeye çalışıyoruz.”
Yeni üreticilere ihtiyaç var
Ancak üretim tarafında ürünler yetmemeye başlamış. Yani, yeni üreticilere ihtiyaç varmış. Ali Bey, tüketici kooperatiflerinin yanı sıra üreticilerin de örgütlenmesi gerektiğini söylüyor. Kooperatifler, köylerle bağlantıya geçiyormuş. Üreticiye gidip, yüz yüze temas ederek, tüketici kooperatiflerinin neler talep ettiği, üreticilerin hangi şartlarda üretim yapmaları gerektiği konularında bilgi alışverişinde bulunuyorlarmış. Bu arada Ali Bey, biraz endişeli: “Bu iş kültürel bakımdan, dayanışma ve üretim kültürünü birbirimize aktararak ayaklarımızı iyi basarak, bunu bir yaşam biçimi haline getirmeden çok hızlı bir örgütlenme şeklinde olursa; bu, şov amaçlı olacak. Başka konuları da çabuk tükettiğimiz gibi, bu alanı da bilgi kirliliği ve yanlış bilgilerle çoğaltacak olursak konu amacından sapar diye korkuyorum.”
Bu düşüncesinin gerekçelerini ise şöyle açıklıyor:
“Bu işin; kariyer edinme veya başka yerlere tırmanma aracı olarak kullanılacağı konusunda endişeliyim. Çünkü üreticiler, özellikle kırsal alanda çok istismar edilmiş, yüzlerce, binlerce kooperatif var bu konuda, ama yeniden kooperatifler kuruluyor. Çünkü o kooperatifler kirletildi, yönetici seçmekten başka bir işlevi kalmadı, altı boş bir model çıktı ortaya. Bunlar da siyasi ve ekonomik anlamda başka alanlara hizmet eden kuruluşlar haline geldi.”
Yeni anlayış, yeni model
Ali Bey, yılların verdiği kooperatifçilik tecrübesiyle konuşmasını sürdürüyor. Kendi arazisinde yeni başlattığı bir modelin de haberini veriyor: “Biz; yeni bir anlayış, üretim ve tüketim zihniyetiyle sağlıklı gıda kullanarak, gelecek nesillere de bu alışkanlığımızı devam ettirerek, hem üretimi artırmak hem de bu artan üretimi tüketirken sağlıklı bir yaşam sürüp yaşayarak yaşlanmayı ilke edinmek, kooperatiflerle de bu kültürü yaymak istiyoruz. Ben çok mutluyum şahsen. Bir kooperatifçi olarak yaklaşık 10 yıldır bu işin içindeyim. Kooperatifçilik modelin, üretici ve tüketicilerle nasıl ilişki kuracak, tüketiciler üreticilere hangi gözle bakmalı, onlarla hangi noktalarda temas etmeli gibi bilgileri aktararak, işi yoğurarak gidiyoruz. Ürünlerin değerlendirilmesinde görüş alışverişi yapıyoruz. Hangi mevsim, hangi ürün, nasıl üretilmelidir, diye teknik bilgi de aktarıyoruz. Ayrıca bu konularda referans oluyoruz. Falanca yerdeki arkadaş, yaşam biçimi haline getirmiş, diyorlar. Bu arada yeni bir modele başladım. Benim bölgemde üretimi bir kooperatif yürütecek. Kendi üretim yerimi, bir kooperatife tahsis ettim, onlar bu sezon kendileri üretecek. Deneme mahiyetinde. Ar-ge çalışması yapılıyor. Eğer tutarsa artık tüm kooperatiflerin üretim yaptıkları yerler olacak.”
Konuyu bu denli anlattıktan sonra sanırım, tanınmış tiyatro ustası Ferhan Şensoy’un “Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı” oyununu da anmak yerinde olacak. Şimdi gelinen noktada, “kahraman kooperatifler süpermarketlere karşı” demek yanlış olmasa gerek…
Kaynak: https://hthayat.haberturk.com/kooperatiften-alisveris-yapmak-1070440