Yemek, Üretim, Paylaşım: Gıda Ağları Oluşturan Topluluklar, Chris McCartne
İlk olarak Transition Together’da yayınlanmıştır
13 Aralık 2022
Gıda, sosyal ve kültürel eşitliği sağlayan harika bir araç olabilir. Ancak bu temel ihtiyacı karşılamanın maliyeti herkes için hızla arttığından, yaşamlarımız üzerinde başka seviyede bir etkisi var. Besleyici gıdaya erişim herkes için eşit değil ve insanların artan fiyatlara ve kıtlığa karşı dayanma gücü büyük ölçüde değişiyor.
Gıda kampanyaları düzenleyen şef Jack Monroe, artan süpermarket fiyatlarının tüm tüketicileri eşit şekilde etkilemediğinin altını çiziyor. Resmi enflasyon oranının yüzde 5,4 olduğu Ocak ayında bazı temel gıda maddelerinin fiyatı yüzde 300’ün üzerinde artarken, Gıda Vakfı, hükümetin sağlıklı beslenme yönergelerindeki krtiterleri karşılamak için en düşük gelire sahip olanların gelirlerinin %47’sini gıda için harcamaları gerektiğini, en yüksek gelire sahip olanlar içinse bu oranın %11 olduğunu bildiriyor.
Bu bir “hayat pahalılığı” krizi değil; bu eşitsizlik krizinin bize yansıyan maliyeti. Bu, çiftlik ürünlerinin üretimi ve taşınması üzerindeki zincirleme etkileriyle fosil yakıt bağımlılığı krizinin bir maliyeti. Bu düşük gelirli topluluklarda ve mahallelerde halihazırda açlık çekenlerin var olduğu bir ülkede gıda maddeleri eksikliği krizidir. Pandemi, ekonomik istikrarsızlık, savaş ve küresel ticaretin aksaması, hepimizin bel bağladığı en temel sistemlerin gerçekte ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor. Ancak birçok yerde topluluklar, herkesin taze, sağlıklı ve kaliteli gıdaya erişebilmesini sağlamak için yerel gıda sistemlerini yeniden keşfetmeye çalışıyor.
Gıdaya Erişim Ağlarının Kurulması
Transition’un (Geçiş Süreci Grubu) temel ilkeleri arasında; yerel toplulukların dayanıklı hale getirilmesinin yanı sıra, gezegen ve insanlar için taze, sağlıklı ve kaliteli gıdaya erişim var. Aslında gıda sistemlerimizin yıllardır yeniden tasavvur edilmesi gerektiğini biliyorduk. Yerel topluluklar, gıdaya erişimin önünü açan ve kendi toplumlarının olası sıkıntılara dayanmasına yardımcı olan projeler geliştirerek bu konuya el attılar.
Zero Guildford, Leytonstone, Cloughmills, Stirling, Monmouth ve Bro Gwaun dahil olmak üzere birkaç Transition grubu üyes bir araya gelereki topluluk buzdolaplarını kurdular. Buzdolaplarının çoğu kamusal alanlarda yer alıyor ve bu nedenle hemen her gün açıklar. Topluluk buzdolaplarının ana fikri, ister marketlerden, ister iş yerlerinden veya katılacak kişilerin kendi mutfaklarından, bahçelerinden olsun, fazla yiyecekleri paylaşmak olduğundan, herkes buzdolaplarından yiyecek alabilir veya dolaba yiyecek koyabilir. Bu konuda herhangi bir uyarı veya kriterle karşılaşmazlar.
Transition Marlborough Topluluğu’nun buzdolabıyla ilgili Milly Carmichael, bunun tüm topluluğa hizmet etmek için gerçekten önemli olduğunu söylüyor: “Marlborough lüks bir yer. İnsanlar burada kimsenin aç olmadığını düşünüyor, bu yüzden topluluk buzdolabı projesinin olması bile insanların bu kasabada yoksulluk olduğu ve aslında bunu ele almamız gerektiği konusunda konuşmalarını sağladı. Çünkü insanların zorluk çekmeden, istedikleri gibi buzdolaplarını kullanmaları gerçek anlamda bir eşitliğe zemin hazırladı.
Hubbub (Velvele Grubu) , İngiltere genelinde 300’den fazla topluluk buzdolabından oluşan bir ağı destekliyor. Buzdolaplarında bulunan malzemelerden oluşturulan gıda torbalarından insanların faydalanmasını sağlamanın yanı sıra, sebze, meyve yetiştirip bunları paylaşmak veya yemek pişirme kulüpleri oluşturmak gibi farklı projeler de geliştiriyorlar.
İhtiyaç fazlası meyveyi Transition Marlborough Topluluğu’nun buzdolabına bırakan gönüllüler…
Gıda ve enerji fiyatlarının aynı anda artması gıdaya erişimde daha da yıkıcı bir tablo oluşturuyor. Birçok insan ocağını, fırınını daha az kullanmaya çalışıyor. Transition Stroud grubu, insanların gıda ve enerji alanında ki sıkıntıları aynı anda ele almalarına yardımcı olmak isteyerek, düşük enerjili bir ocağı, bir yemek kitabını ve dolaptaki malzemeleri bir araya getirerek, insanların ipuçlarını ve yemek tarifi fikirlerini değiş tokuş edebileceği, aynı zamanda sosyalleşebileceği sohbet oturumlarıyla birleştirerek yavaş tencere paketleri yapmak için kitle fonlaması yaptılar.
Adrian Oldman, “Bu paketler inanılmaz derecede başarılı oldu. Çok yönlüler, yani Noel pastasından ekmeğe, yoğurt yapımına kadar her şeyi yapabilirsiniz. Bu, farklı gıdaları alıp zahmetsizce, yavaş yavaş pişirebileceğiniz anlamına geliyor, diyor”
Adrian ayrıca, paketleri dağıtmak için yereldeki gıda topluluklarının kullandığı merkezleri, mevcut ağları kullanmanın hayati önem taşıdığını söylüyor ve ekliyor “Bu proje, gündelik kaygılar ile büyük çevre sorunları arasındaki bağlantıyı gösterdi ve tüm bu sorunlara verilen pratik bir yanıt oldu.”
“Hayat pahalılığı ve enerji tüketimine karşı, iyi gıda etrafında, yerel ve bireysel düzeyde yeni bir zemin oluşturmaya ve bir araya gelmeye karşı istekliydik.”
“Sadaka Değil Dayanışma”
Made Up Kitchen, (Hazır Mutfak) atık gıdalardan hazırlanan “Halkın Mutfağı” herkesin coşkulu ve keyifli bir şekilde yemek pişirmek ve lezzetli yemeklerden yemek için geldiği ziyafetlerle oluştu. Nasıl Dahil Olunur diyorsanız buradan web sitelerine ulaşabilirsiniz. Gençler, pandemi zamanında, farklı kültürlerden tarifler kullanarak yemek pişirmek için yerel gençlik örgütü Rise 365’e katıldılar ve pişirdikleri yemeklerin Hackney’in çeşitli bölgelerinde dağıtımını yaptılar. 40.000 öğün yemek dağıttıktan sonra, faaliyetin büyük bir kısmını gençlerin yönetmesiyle birlikte daha güçlü bir topluluk marketi haline dönüştüler.
Topluluktaki tüm kuşaklar için bir perspektif sunan Kingsmead Topluluk Dükkanı’na katılanlar. Made Up Kitchen’nın onayıyla paylaşıyoruz…
Topluluğun kurucularından Kiran Chahal, tüm kuşakları eşit şartlarda bir araya getirerek, topluma karşı toplulukların verdiği tepkinin hayati önem taşıdığını söylüyor ve ekliyor;
“Genellikle, bir grup insanın yardım etme fırsatı bulduğu ve başka bir grup insanın yardım aldığı gibi orantısızlıklar var. Bunun temelinde eşitsizlik var. Her yaştan, farklı geçmişleri olan insanların kendi kurduğumuz topluluklara destek vermeye öncülük edebileceği fırsatlara ihtiyacımız var. Hükümet, yerel idareler, bireyleri tanımlamak için “savunmasız” veya “dezavantajlı” gibi tanımlamalar kullanıyor. Biz bu değiliz. Burada hatalı olan sistemdir.”
Kingsmead Topluluk Dükkanı’na verilen hibe fonlarının çoğu bir buçuk yıl önce tükendi, ancak kitle fonlaması, gönüllü desteği, ihtiyaç fazlası gıdayı yeniden dağıtma ve dükkandan alışveriş yapanların katkıda bulunmasıyla birlikte Dükkan çalışmalarına devam etti. Kiran diyor ki: “İnsanlardan 7-8 torba alışveriş için 8 sterlin ödemelerini istemek, ekonomik olarak bizi güçlendirirken, herkesin de özne olmasını sağladı. Aynı zamanda yavaş yavaş kendi kendimize yetebileceğimiz bir noktaya geldik ki istediğimiz de buydu. ‘Yardım’ ediyormuş gibi görünmek istemiyoruz, biz bir ‘değişim’ yaratmak istiyoruz.”
Gıda, daha kapsamlı değişimlerin aracı olabilir ve Made Up Kolektif’in ana hedeflerinden biri de, kârın doğrudan daha geniş sosyal sorumluluk projelerine aktarıldığı bir Topluluk Kafesi veya Topluluk Barını kurmayı gerçekleştirmek. Kiran ayrıca diyor ki:
“Gıda topluluklarında yer almak o kadar da korkutucu değil. İnsanları birlikte yemek yapmaya veya alışveriş yapmaya ikna ettikten sonra onlardan egzersiz yapmalarını istemek, birlikte sosyalleşmek veya topluluğun diğer faaliyetlerine katılmalarını istemek daha kolay oluyor.”
Toplulukların adil fiyatlı gıdaya erişimi artırmasının bir başka yolu da satın alma güçlerini birleştirmek. Cooperation Town, (Kooperatif Kasabası) kent sakinlerinin mahalle düzeyinde bir gıda kooperatifi kurmak için bir araya gelmelerini destekliyor. Katılımcıların yönlendirildiği ve genellikle kendi tercihlerine göre düzenlenmeyen paketlerin pasif alıcıları olduğu bir gıda topluluğunun aksine, gıda kooperatiflerinin mülkiyeti ortaklarına, kararları birlikte aldıkları öznelere ait. Cooperation Town hayırseverlikle değil, dayanışmayla çalışıyor:
Kurucu ortaklardan Shiri Shalmy’nin bu kısa videoda söylediği gibi:
“Komşularınızla örgütlenmeye başladığınızda, onlarla yemek yemekten çok daha fazla ortak noktanız olduğunu fark ediyorsunuz. Ayrıca farklı konular etrafında kolektif çalışmanın herkes için faydalı olduğunu ve bir grup olarak birlikte daha güçlü olduğunuzu görüyorsunuz.”
Sofrada Daha Fazla Servis
Gıda sistemimizin iki büyük sorunu gıda israfı ve gıdaya erişim eksikliğidir ve ne yazık ki biri diğerinin çözümü değildir. Yine de gıda paylaşım projelerinin desteklenmesi bu yiyecekleri çöp kutusuna gitmekten kurtarabilir. İster bireyler ister gruplar olarak, eldeki malzemeye göre yemek yapmak; ilham verici, mevsimine göre ve uygun fiyatlı bir yemek pişirme yolu olabilir.
Menünün genellikle bağışlanan gıdalara göre belirlendiği yerlerden biri de, Chesterfield’ın aylık Waste Not Cafe (Atıksız kafe) gibi pop-up (sabit bir şefi, sabit bir menüsü olmayan) yemek topluluğudur. Birlikte yemek yemenin oldukça öğretici ve neşeli bir yanı var. İnsanlar yemek pişirmeye zamanları ve becerileri oranında katkıda bulunduklarında veya dayanışma temelinde maddi katkı sunduklarında, herkes bu çalışmanın öznesi olacaktır.
Transition Town Totnes’un (Totnes Kasabası Geçiş Grubu) alt topluluklarından biri olan Food in Community, (Gıda Topluluğu) yerel çiftliklerden ve dükkanlardan kurtarılan gıdalar için birçok satış noktasından biri olarak hazır yemek organizasyonlarının yanı sıra bireylere ve yerel topluluklara sebze kutuları dağıtıyor. Ancak bu topluluk yemekleri, gıda dağıtımından daha fazlası olarak topluluğu birbirine bağlayan bir şey. Bu çalışmanın gönüllülerinden biri şöyle diyor:
“İnsanlar bize kafenin sadece dezavantajlı kimseler için değil, herkesi kapsayan bir yer olmasını sevdiklerini söylüyorlar.”
Bazıları, pop-up etkinliklerin ötesine geçerek, kar amacı gütmeyen bir temelde veya kooperatifler olarak yönetilen topluluk kafeleri haline geldiler. Kirayı karşılamak ve kapıları açık tutmak için yeterli emek gücüne sahip değiller ki birçoğu tamamen veya kısmen gönüllüler tarafından yönetiliyor ve maliyetleri düşürmek için ihtiyaç fazlası atık gıdaları kullanıyorlar.
Gleaners Community Cafe, (Toplayıcı Kafe Topluluğu) ihtiyaç fazlası gıda, gönüllü emeği ve değişken ücret tarifesini kullanan bağımsız bir işçi Kooperatifi…
Örnekler arasında Belfast’taki gönlünden ne koparsa o kadar öde diyen The Dock kafe (Rıhtım Kafe), Exeter’deki Sidwell Street Cafe (Sidwell Sokağı Kafe), Gateshead kırsalındaki Chopwell’de bulunan Bank Cafe (Banka Kafe) ve Midlands (memleket) ve ötesinden ilham alan bir ağ Real Junk Food Cafe (Gerçekten Atık Gıda Kafe) var. Gleaners Cafe’nin değişken ücret tarifesi var ve projenin sürdürülebilirliğini sağlarken aynı zamanda herkes için erişilebilir ve uygun fiyatlı olmasını sağlamak için insanları düzenli olarak granola, kek ve yemek siparişleri vermeye davet ediyor. Onlar diyor ki:
“Artan ev ve arazi fiyatlarının hayat pahalılığını artırdığı Walthamstow Ormanı’nda bir dayanışma ekonomisini teşvik etmeye çalışıyoruz ve topluluğumuz dışındaki pek çok kişinin hem yerel kültürel alanlara sahip çıkmasını hem de yerel ekonomiye katılmasını istiyoruz.”
Toprağa Daha Çok El Atmak
Yaşadığımız zorluklar sadece gıda dağıtımıyla ilgili değil, gıdaları yerel olarak tedarik etmekte oldukça zor. Erişimi zor, zahmetli olsa da ekilmeyi bekleyen kullanılmayan araziler var genellikle. Bahçe veya toprak paylaşımı yapan Landshare (Toprak paylaşımı) şemaları, Allot.Me (Tahsis Et) gibi bazı projeler, arazi arayan insanları / toplulukları boş topraklarla eşleştiriyor ancak toplulukların da birlikte yapabileceği çok şey var.
Incredible Edible (Fevkalade Yenilebilir) hareketi, gerilla bahçeler üzerinden herkesin hasat edebileceği yeşillik, meyve ve sebze yetiştirmeyi teşvik ediyor. Sloganları ‘içindeysen yersin’ ve herkesin bir avuç dolusu göz hakkını alabildiği yerler onların yaşam alanları. Pek çok Transition grubu, Londra’daki Appleby, Holmfirth, New Mills, Harborough, Lampeter ve Southall gibi çeşitli topluluk bahçelerinde toprağı sürdü, işledi. Şimdi Incredible Edible, kullanılmayan bir arazide Right to Grow (Yetiştirme Hakkı) topluluğu için kampanya yürütüyor. Bu tür kampanyalar daha fazla ekilebilir alan açabilir ve daha çok yerel gıda üretimine imkan sağlayabilir.
Transition Wilmslow Topluluğu’nun (Wilmslow Geçiş Topluluğu) bahçesinde yetiştirdiği yeşillikler ve sebzelerle dolu tezgahı ile bir bağış kutusu.
Topluluk bahçeleri, kendi bahçeleri veya toprakları olmayanlar da dahil olmak üzere, daha fazla insanın “kendi bahçelerini oluşturmasına” katkıda bulunabilir. Kişiler bir topluluğa dahil olduklarında, ürünleri onu doğrudan yetiştirenlerden çok daha geniş bir ağda paylaşılabilirler. Transition Wilmslow Topluluğu, kasabalarının çevresinde bir topluluk bahçeleri ağı kurmaya çalışıyor ve bir sitedeki Çocuk Merkezi’nin yanında, bahçelerden hasat edilen ürünlerden yemek yapan bir topluluk kafesini işletiyorlar. Bahçeleri ayrıca yerel gıda topluluklarına taze sebze sağlıyor.
Transition Town Forres’in (Forres Kasabası Geçiş Grubu) 50 çiftçisi, pandemi sırasında daha fazla sebze ekti ve bu sebzeler daha sonra kasabanın her yerine dağıtıldı. Green Shoots (Yeşil Filizler) kulübü, okul sonrası öğrencilerine akşam yemeği için eve götürecekleri taze, lezzetli sebzeler yetiştirmeyi öğretmeye başladı ve bu sebzelerin fazlası yerel bir gıda topluluğuna gönderildi.
Bahçelerde yetiştirilen gıdaların herkese açık olmasının yanı sıra engelleri aşmak ve kimin “örnek bir bahçıvan” olduğuna dair fikirleri sorgulamak için çalışan birçok proje var. Dig It Out (Kazma Mücadelesi) kampanyası, topluluk bahçeleri gruplarıyla birlikte çalışarak ayrımcılığa ses çıkarmak ve insanları dönüştürmek için kampanya yürütmelerine yardımcı oluyor. New Transition Group IG3, (Yeni Geçiş grubu IG3) kentte bir Meyve Bahçesi kurmayı ve kahverengi, siyahi insanlar için bir yıl boyunca uygulamalı bir permakültür kursu düzenlemeyi planlıyor. Vertical Veg‘den (Dikey Bahçeler) Mark Ridsdill-Smith, ister kapı eşiğinde ister pencere pervazında olsun, insanların her yerde sebze yetiştirmelerine yardımcı olma konusunda tutkulu.
Toprak ve yerel gıda eksikliğinin bir diğer yüzü de herhangi bir mahsulün talep edilenden daha fazla yetiştirilmiş olması ve çöpe atılma riskidir. Son dakikada değiştirilebilen ve süpermarketlerin belirlediği siparişler ve fiyatlar nedeniyle genellikle borçlu durumda olan çiftçiler ekonomik değeri olmayan ürünleri hasat etmeden tarlada bırakabiliyorlar. Ürün toplama gönüllüleri ise, fazla ürünleri toplayarak yenmek üzere dağıtılmasını sağlıyorlar.
Transition gruplarından gönüllü toplayıcılar, Deal With It ve Hythe Environmental Grup güneşli bir Eylül günü 1,7 ton elmayı çöpe gitmekten kurtardı.
Neighbouring Transition grupları (Komşu Geçiş Grubu) Deal with It (Gereğini Yapar) ve Hythe Environmental Grubu, (Hythe Çevre Grubu) kendi bölgelerinin çevresindeki çiftliklerde ve meyve bahçelerinde fazla gıdayı toplamak için iş birliği yapıyorlar. Birlikte çalışarak, yerellerinde ki gıda yardım kuruluşları aracılığıyla dağıtılan 50 tondan fazla yiyeceği çöpe gitmekten kurtardılar. Daha küçük ölçekte olan, Transition Chesterfield (Chesterfield Geçiş Grubu) ve Reading (Okuma Grubu) gruplarının her biri, sonbaharda faaliyet gösteren ve özellikle yerel ağaçlardan ve bireysel bahçelerden meyve toplayan, adını topraktan alan Bereket projesini yürütüyorlar. Göz atmak isterseniz Toplama Ağı’nın haritası ve el kitabı’na buradan ulaşabilirsiniz…
Yerel Gıda Sistemlerini Yeniden Tasarlamak
Gıda ağları, inisiyatifleri, mevcut gıda sistemlerimizin zararlarını ele almaya çalışıyorlar, ancak aynı zamanda yerel gıda sistemlerimizi insanlar, üreticiler ve gezegenimiz için daha iyi çalışacak şekilde yeniden tasarlamaya ve yeniden inşa etmeye çalışıyorlar.
Mevcut gıda sisteminde Transition Llambed (Liambed Geçiş Grubu) tarafından Galler’de kurulan ödüllü yerel gıda pazarları ve Londra’daki Crystal Palace Transition Town (Kristal Saray Kasabası Geçiş Grubu) gibi, yerel yemekleri öne çıkarmak ve meşhur etmek için insanların ve üreticilerin bağlantı kurabileceği, yeni alanlar yaratacağı, Transition gruplarının çalışmalarının hakkını verecek kamusal alanlar yok ne yazık ki…
Emelia, Crystal Palace Transition Town tarafından kurulan Crystal Palace Gıda Pazarı’nda açtığı tezgahında vegan yemekleri satıyor.
Transition gıda toplulukları, aynı zamanda sebze paketi işletmelerini, kent çiftliklerini, topluluk destekli tarım projelerini, yerel gıda kooperatiflerini ve işletmelerini ortaya çıkarıyorlar.
Gıda sistemlerimizin yenilenmesi için bu çabalara destek olmak gerekiyor çünkü sonuçta, kriz zamanlarında ne kadar dayanıklı olduğumuzu belirleyen şey, gıda sistemlerimizi uzun vadede yeniden ne kadar dönüştürdüğümüz belirleyici olacaktır.
Bu yazı, toplulukların hayat pahalılığı ile nasıl mücadele ettiğine dair bir dizi makalenin bir parçasıdır. Enerjiyle ilgili yazımın linki burada ve dayanıklı bir toplum ile ilgili yazı dizimiz için bir sonraki bölümü bekleyiniz.
Kaynak: https://www.resilience.org/stories/2022-12-13/eat-grow-share-communities-building-food-resilience/