Mücadele ve İnşa: Dönüştürücü Bir Politika Olarak Dayanışma Ekonomileri, Penn Loh ve Boone W. Shear

Bu makale, yayımcının izniyle, Sustainability Science tarafından bu yıl yayımlanan “Savaş ve İnşa: Dayanışma ekonomisi olarak ontolojik politika” başlıklı daha kapsamlı bir makaleden uyarlanmıştır, cilt 17, s. 1207-1221.

2018 yılının başlarında, Ekonomik Demokrasi Merkezi (CED) ve müttefik topluluk grupları tarafından Boston’da ki bir sendikada, dayanışma ekonomisi inşası başlıklı 100’den fazla insanın katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıdan iki gün önce, 90 mil batıda, Springfield’da yaklaşık 50 düzenleyici, aktivist ve eğitimci eyalet genelinde geliştirilecek dayanışma ekonomisi ağı hakkında ilk görüşmelere başlamışlardı.

Her iki etkinlikte de – ayrıca Amherst ve Worcester’da gerçekleştirilen iki diğer etkinlikte- dayanışma ekonomisi faaliyetine katılan insanlarla etkileşim için Massachusetts’e getirilen, Mississippi’deki Jackson Kooperatifi’nin kurucu ortaklarından Kali Akuno yer aldı. Günün sonunda Akuno, katılımcılara “hedefinizle ilgili ortak bir analize ve o hedefe nasıl ulaşacağınızı dair ortak bir stratejiye ve programa sahip misiniz?” sorularını yöneltti.

Amerika Birleşik Devletleri’nde sosyal adalet hareketi alanında ki analizler genellikle; karar vericiler, yerel kurumlar, topluluk üyeleri ve sermaye akışı arasındaki güç ilişkilerini değerlendiren bir çeşit ‘iktidar analizi’ olarak tanımlanır. Massachusetts’deki örgütlü grupların harekete birçok başarı kazandıran ve ustaca gerçekleştirdikleri bir analizden bahsediyoruz. Ancak, bu eleştiriye dayanan hareketler, çoğu zaman mevcut sisteme bağlı kalmakta ve bu sistemin ötesine geçmenin yollarını tahayyül etme konusunda yetersiz olmaktadırlar.

Akuno ve Jackson Kooperatifi, son 30 senedir yaptığımız protesto /eylem modelinin ötesine geçmemizi sağlayacak dönüştürücü ve dayanışmacı ekonomilerin inşası ile dünyanın mevcut haline karşı verilecek olan mücadelenin stratejik olarak birleştirilebileceğinin bir örneğini ortaya koyuyorlar.

Dönüştürücü Bir Siyaset Olarak Dayanışma Ekonomileri

Dayanışma ekonomileri genellikle yerel para kullanımı, toprağın kamusallaştırılması, halk bostanları, adil ticaret ve kooperatifler gibi etik ve müşterek ekonomik pratiklerle ilişkilendirilir. Bu pratikler ve bunlarla ilişkilendirilen değerler -yardımlaşma, sürdürülebilirlik, adalet, -dayanışma ve özerklik-dönüştürücü bir perspektifi mümkün kılar. Burada, ekonomiden ziyade politikaya odaklanarak dayanışma ekonomilerinin, hakim gerçeklik tarafından tanınmayan veya bastırılan ‘var olma biçimlerini’ ortaya çıkarma ve geliştirme potansiyelini araştırıyoruz. (Lyon-Callo and Shear 2019).

Audre Lorde’nin ünlü sözünde dediği gibi: ’Efendi’nin araçları efendinin evini asla yıkamaz’. Bununla birlikte, ’yıkıma’ ek olarak’ ötesine geçmeyi ‘de önemli bir strateji olarak öneren Walsh ve Mignolo ile birlikte çalışma motivasyonunu keşfettik. Bu açıdan baktığımızda, dayanışma ekonomisinin ‘bildiğimiz ekonomi’ ile ilgisi yoktur. Dayanışma ekonomisi; diğer insanlar, varlıklar ve gezegenimizdeki tüm canlı yaşam sistemleriyle olan bağlılığımızı benimsememizi sağlayacak koşulları hayal etmek, savunmak, inşa etmek ve onlar için mücadele etmek ile ilgilidir.

Geleneksel Düşüncenin Sınırları

Günümüz küresel kapitalizmi, tek mümkün gerçeklik olarak kendini sunar. Bedenler, zihinler, pratikler ve ilişkiler belli bir düzene tabi kılınır ve bu düzen, neyin arzu edilebilir, uygulanabilir ve mümkün olduğunu şekillendirerek sosyal düzende değişimin gerçekleşebileceği zemini ve sınırları oluşturur.

Ekolojik yıkım ve tarihsel eşitsizlikler, ahlaki zayıflıklar, hükümetin cezasızlık politikası, tecrübe eksikliği veya seçkinlerin menfaatçiliği gibi nedenlerin çok daha fazlasından kaynaklanır. Yüzyıllar boyunca sömürgeci şiddet, sermaye birikimi, patriyarka ve beyaz ırkçı üstünlük gerçeklik ile iç içe geçmiştir.

Bu paradigmayı kırmak kolay değildir; inancımızda ve öznellikte bir değişiklikten daha fazlasını ve ideolojik mücadeleden çok daha derin bir şeyi, tek gerçeklik-tek dünya inancını kırmayı gerektirir.

Ancak, alternatif dünyaların sınırları ve temelleri belirginleşip daha görünür hale geldikçe mevcut tek-dünya paradigması tutarlılığını kaybediyor. Meksika, Chiapas’taki Zapatistalar, dünya görüşlerini ‘birçok dünyanın içindeki bir dünya olarak tanımlıyorlar. ABD’de, diğer dünyalar, diğer var olma biçimleri; yerlilerin topraklarını özelleştirme ve madencilikten koruma mücadeleleri (Whyte 2017); iklim adaleti aktivistlerinin her şeyi değiştirme temalı çağrılarında (Klein 2014); halen devam etmekte olan işbirliğine dayalı hayatta kalma pratikleri ve özgürleşme stratejilerinde (Nembhard 2014); sahadaki toplulukların özgürleşme hayallerinde (Kelley 2002,Love 2019); topluluk örgütlenmelerinin ilişkisel ve gelişen pratikleri uygulama çabasında ;(Brown 2017, Sandler 2019) ve siyahların yaşamları için verilen kölelik karşıtı kesişimsel mücadelelerde (Gilmore 2021) net bir şekilde gözlemlenebilmektedir.

Üç Farklı Politik Yönelim

Çalışmalarımızın sıklıkla ele aldığı politik yönelimler, bizi tek dünya zihniyetine hapsedebileceği gibi bu zihniyetin ötesine geçmemizi de sağlayabilir. Reformist (veya neoliberal) yönelim, yatırım çekmek ve istihdam yaratmak için oluşturulan sanayi bölgeleri örneğinde görülebileceği gibi kapitalist büyüme modellerine dayanır. Sosyal adalet yaklaşımı ise, sistemdeki noksanlıkları fark eder ve işe alma tercihleri, insani yaşam ücreti gibi ekonomik kalkınma için alternatif yolları teşvik eder. Dönüştürücü bir siyaset, sadece kapitalist sistemin değil ekonomik kalkınma fikrinin de ötesine geçmeyi amaçlar ve alternatif bir kalkınma politikası üretmek yerine kalkınma fikrine bir alternatif arar. (Escobar 2018, 2020). Başka bir ifadeyle, kapitalist düşünceye ve kategorilere bağlı olmayan alternatif dünyaların geliştirilmesini amaçlar. Bu dünyalarda hep birlikte, birbiriyle ilişkili ve dayanışma temelinde farklı gerçeklikleri yaratabileceğiz.

Dayanışma ekonomisi savunucuları arasında, her üç eğilim de mevcuttur. ‘Dayanışma ekonomisi’ ifadesi, kapitalizmin yerine geçecek uyumlu bir ekonomik sistemi veya daha önce var olan müşterek ekonomik uygulamaları ifade edebilir. Bazıları için bu ifade ekonomik reform, bazıları için ise radikal bir dönüşüm anlamına gelir. Bazı bölgelerde dayanışma ekonomisi devlet tarafından kurumsallaştırılmış ve tanınmış bir kavram iken, diğer bölgelerde sivil toplumu ve gayri resmi pratikleri kapsamaktadır. Tüm bu çabaların ortak yanı, ekonomik adalet için çalışan ve kârı değil, insanları ve dünyayı önceleyen ilişkileri, kurumları ve uygulamaları geliştiren bir siyaset izlenmesidir. Bahsettiğimiz uygulamalar arasında, kooperatifler, halkın toprak kooperatifleri, alternatif para birimleri, zaman bankacılığı ve benzeri çalışmalar sayılabilir. Bu uygulamaların ortak özellikleri, rekabetçi davranışlar yerine müşterek pratiklere öncelik vermeleri, hiyerarşik değil demokratik olmaları, bireyselleşme yerine kolektifleşmeyi hedeflemeleri, dayanışmayı ve toplumsallığı gizlemek yerine ortaya çıkarmalarıdır. (Shear 2019).

Bu hareketin nasıl bir araya geldiği ve geliştiği kritik bir öneme sahip. Bahsedilen hareketler neleri ve kimleri içeriyor veya dışarıda bırakıyor? Kararlar nasıl ve kimler tarafından alınıyor? Dayanışma ekonomileri, kendi dönüşümlerine öncülük edebilmeleri için toplulukları nasıl güçlendirebilir?

Endişe Konusundan Önem Konusuna

Dayanışma ekonomisi hareketinin dönüştürücü bir siyasete doğru nasıl yol alabileceğini incelemek için iki temel olguya bakmak faydalı olabilir. Birincisi, dayanışma ekonomisi aktivistleri, kapitalist ekonomiyi ‘endişe verici bir mesele olarak ortaya koyarken (Latour 2004) mevcut yapı içerisinde farklı ekonomik modelleri ve ekonomik olasılıkları vurgularlar. İkinci olgu ise, dayanışma ekonomisi ilişkilerin ve değerlerin nasıl hayata geçirildiğine ve sürdürüldüğüne odaklanan dikkat isteyen bir mesele haline gelir (Puig de la Bellacasa 2017). Burada temel çaba; dayanışma, özerklik ve birbirleriyle ilişkilenerek (interdependence) toplulukların refaha ulaşabilecekleri koşulları yaratmalarıdır. Aktivistlerin belirli bir ekonomik modeli inşa etme hedefiyle yöneldikleri dönüştürücü siyaset ise bu temel çabanın belli bir kısmını oluşturmaktadır.

Halkın Toprak Kooperatifleri (CLT) hareketine yönelik son eleştiriler, bazı ortaklıkların insan ve toprak arasındaki ilişkiyi değiştirme ve bir müşterek oluşturma amacından sapıp bireysel mülkiyet ve uygun fiyatlı konut inşaatı için bir araç haline geldiğini ortaya koymaktadır (DeFilippis et al. 2019, DeFilippis et al. 2018). Dayanışma ekonomisi, kurumların ve değer zincirlerinin büyümesine, birleşmesine ve çoğaltılmasına fazla odaklandığı sürece hakim siyasetin kontrolünde kalmaya devam edecektir (Hudson 2020). Dayanışma ekonomisinin değerleri ve ilişkileri pahasına büyüme peşinde koşmaya devam edilirse, bu hareket, devlet (Sutton 2019) ve çok uluslu şirketler tarafından sahiplenilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır (RIPESS 2015).

Bu tehlikelerden kaçınmak bizi ‘dikkat isteyen bir mesele’ olarak tanımladığımız dayanışma ekonomisine götürür. ‘Dikkat’, belirli dünyaları dönüştürmek, sürdürmek ve geliştirmek için gerekli tüm adımların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi sürecine özen göstermeyi gerektirir.

Mücadele ve İnşa: Massachusetts’de Dayanışma Ekonomisi İnşası

Massachusetts ABD’deki en yüksek eşitsizlik ve ırkçılık oranlarına sahip refah düzeyinin yüksek olduğu bir eyalettir. Eyaletin en büyük üç şehri olan Boston, Worcester ve Springfield’da dayanışma ekonomisi için güçlü taban hareketleri bulunmaktadır. Boston kâr amacı gütmeyen kuruluşların, fon sağlayıcıların, toplulukların ve toplumsal hareket altyapısının oluşturduğu yoğun bir ağ ile New England bölgesinin akademik ve finans merkezidir. Worcester ve Springfield ise farklı oranlarda, endüstriyel dönüşüm geçirmiş (post-endüstriyel) şehirlerdir ve Boston ile karşılaştırıldıklarında kâr amacı gütmeyen kuruluş ve toplumsal hareket altyapısı ağı çok kapsamlı değildir.

Birçok ABD’li dayanışma ekonomisi aktivisti, yaklaşımlarını ‘mücadele ve inşa’ olarak tanımlamışlardır. Bu yaklaşım ikili bir yönelim geliştirir: dünyayı mevcut haliyle ele alırken, diğer dünyaları kurmaya yönelik dönüştürücü bir siyaset. Önemli olan, ‘mücadele ve inşa’ söyleminin, sahayı örgütleyen toplulukların ihtiyaçlarını, çıkarlarını ve tecrübelerini merkeze alıyor olması ve dayanışma ekonomisine sosyal adalet siyasetini dahil etmesidir.

Dayanışma Ekonomisi İnisiyatifi İnşa Etmek

2014 yılının sonunda, Massachusetts’teki sekiz halk örgütü (çoğunlukla Boston’da) birkaç fon sağlayıcı ile birlikte dayanışma ekonomisi için tasarı oluşturmak ve strateji geliştirmek için bir araya geldi. Bir yıllık tartışma süresi boyunca Grup, 3 ayda bir yarım günlük buluşmalar düzenledi. Ortak dünya görüşleri olarak gördükleri kapitalizm, patriyarka ve beyaz ırkın üstünlüğü düzenlemelerinin tekrarlanmadığı, refahın yüksek olduğu ve eşitlikçi bir geleceğe ulaşmak için gereken ekonomik ve kültürel dönüşümü sağlayacak bir perspektif oluşturmak için çabaladı. Son beş yılda Gruba onlarca örgüt dahil oldu ve 3 aylık buluşmalar hala devam etmektedir. SEI üye grupları, Boston Ujima Projesi, Chinatown Halkın Toprak Kooperatifleri, Boston Halkın Toprak Kooperatifleri Ağı (Matahari İşçi Kadınlar Merkezi ve Doğu Boston’daki Latin göçmenleri destekleyen Kooperatif Geliştirme ve Dayanışma Merkezi) dahil olmak üzere çeşitli dayanışma ekonomisi projeleri başlattılar.

SEI, politika değişikliği için tabandan gelen stratejilerin genellikle dönüşümü başaramadığının farkına varılmasıyla harekete geçirilen bir öğrenme alanı olarak kuruldu. CED İcra Direktörü ve SEI kurucu ortağı Aaron Tanaka’nın sık sık belirttiği gibi, “Kapitalizmden işbirliğiyle çıkamayız.”

Bu derin ilişki kurma alanı ve dünya inşasını destekleyen radikal hayal gücü aynı anda heyecan verici, rahatsız edici ve zorlayıcı olabilir. Matahari İcra Direktörü Monique Tú Nguyen, SEI’nin “moral değerlerini” nasıl doldurduğunu ve “sabır ve toplum pratiği” yaptığını anlatıyor.

COVID pandemisi, SEI’de geliştirilen ilişkilerin ve ortak değerlerin, siyasetin genel seyri dışındaki dönüşüm koşullarını nasıl yaratabileceğini göstermiştir. Boston Şehri Resiliency Vakfı tarafından sağlanan acil yardımla, SEI üyelerinden altısı ( üç diğer topluluk ortağı ile birlikte) Boston genelinde COVID pozitif çıkan ailelere sağlık kiti oluşturmak için bir birlik oluşturdular. Bu karşılıklı yardım projesi hızlıca şekillendi ve gruplar acil ihtiyaçları karşılamak için etkili bir şekilde mobilize oldular. Piyasadan yüz maskesi satın almak yerine, 2.500 adet yüz maskesini Doğu Boston’da yeni kurulan bir tekstil kooperatifine yaptırdılar.

Aynı zamanda, ilişkisel uygulamaların önemine yapılan vurgu, ekonomik büyüme zihniyeti ile ters düşmüştür. Tamamı kâr amacı gütmeyen SEI grupları için, efendinin araçlarını kullanmak, finansal kaynakları nedeniyle potansiyel olarak kısıtlandıkları ve sınırlandırıldıkları ‘kâr amacı gütmeyen endüstriyel yapı’ içinde gezinmek (Incite 2007) anlamına gelir. Bu grupların kooperatif işletmeler yaratma denemeleri ise, küçük işletmelerin kapitalist piyasalarda karşılaştıkları rekabet etme ve verimli olma gibi aynı zorunluluklarla yüzleşmeleri demektir.

Yine de, kademeli olarak reformların kazanılması kolektif dayanışmanın oluşturulması için gereken kaynakları yaratabilir. Bunlar, hakim oluşumdan farklı bir rasyonalite ve mantık yaratan ‘reformist olmayan reformlar’ olarak tanımlanabilir (Akuno 2017: alıntı Gorz). SEI dayanışma ekonomisine ‘dikkat isteyen bir mesele’ olarak yaklaşmakta ve onu bu şekilde somutlaştırmaktadır.

Boston Ujima Projesi: Yeni Dünyaları Tasavvur Etmek

Belki de Massachusetts’te ortaya çıkan bu dönüştürücü siyasetin en açık örneği Boston Ujima Projesi’dir. Boston’daki işçi sınıfı ve beyaz olmayan sahadaki topluluklar tarafından ve onlar için yürütülen Ujima Projesi, demokratik olarak yönetilen bir yatırım fonu merkezinde şekillenen yerel bir dayanışma ekonomisi ekosistemi oluşturma çabasıdır. Kolektif çalışma ve sorumluluk anlamına gelen bir Kwanzaa ilkesi olan Ujima, Siyahların öncülük ettiği bir dayanışma ekonomisi oluşturmak için bir dizi işletmeyi, yardım kuruluşlarının kaynaklarını, eğitim ve kültür çalışmalarını ve ilişkisel, demokratik karar alma uygulamalarını bir araya getirmektedir.

2016 yılında kurulan Ujima’nın kurucu üyeleri arasında, konut adaleti düzenleme grubu olan Kent Yaşamı, yerel bir yatırımcı olan Boston Aydınlanma İnisiyatifi; yeşil işler yaratma kampanyasından ortaya çıkan Siyah ve Latin işçi kooperatifi olan CERO ve 1911’de bu ırklar arası eşitlik örgütünün ilk yetkili şubesi olarak kurulan NAACP Boston sayılabilir.

Ujima Direktörü Nia Evans, girişimle ilk tanıştığında NAACP şubesinin Ekonomik Gelişme komitesinde gönüllü başkan olarak görev alıyordu. Evans’a göre Ujima ile ilgili olarak NAACP Boston’un ilgisini çeken şey, katılımcıların hem kalkınma fonuna yatırım yapma hem de fonun nasıl bölüştürüleceği ile ilgili oy verme şansına sahip olmalarıydı.

Ujima’nın karar alma ve idari yapısı, örgütün yeni bir dünya oluşturma çalışmalarının kritik bir parçasıdır. Proje, yatırımcı ortaklardan, yardım kuruluşlarından ve dayanışmacı bireysel yatırımcılardan sermaye desteği almasına rağmen, sermaye sağlayıcılar Ujima adına karar alamıyorlar. Aksine fonu ve Ujima’yı, Boston’daki (Roxbury, Dorchester ve Mattapan) beyaz olmayan işçi sınıfı mahallelerinden üyeler yönetiyor.

Ujima’nın ilişkilerini geliştirmeye odaklanması, paydaşların ideolojik farklılıkları arasında köprü kurmaya da yardımcı oluyor. Evans, Ujima’yı’ “yeni bir dünya yaratma projesi” olarak tanımlıyor. Ujima “sırada ne var çünkü onu yapıyoruz”, “geleceği yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz” diyor.

Sonuç Olarak

Son on yılda Massachusetts’te dayanışma ekonomisi hareketinin hızla gelişmesi, ekonominin çeşitli ve dinamik olduğunu ve kapitalizmin dışındaki değerleri, ilişkileri ve kurumları hayata geçirebileceğini gösteriyor.

Aynı zamanda, dayanışma ekonomisin çeşitli unsurları farklı siyasi yönelimlerin gerçekleştirdiği çeşitli siyasi projelerle de iç içedir. Reformist siyaset gibi, toplumsal adalet siyaseti de devletten politika talep etme gibi bir duruma saplanıp kalabilir.

Massachusetts’de SEI ve Ujima, kendi yöntemleriyle dönüştürücü bir siyaset geliştirmekte; ancak çeşitli gerilimler ve zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Yeni dünyalar oluşturmak için efendinin araçlarını kullanmak zor ve karmaşık bir iştir. SEI grupları, dayanışma konseptini tartışmak, öğrenmek, uygulamak ve dayanışma ekonomisi projeleri geliştirmek için alanlar oluşturmuşlardır. Ancak, SEI hala kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur ve SEI’nin fon ortakları tarafından sağlanan hibeye kısmen de olsa finansal olarak bağımlıdırlar.

Mevcut ekonomik ve siyasi paradigmanın tutarlılığını yitiriyor olması ve farklı biçimlerde parçalanması dayanışma ekonomisi aktivistlerine daha fazla dikkat çekmekte ve onlar için fırsatlar yaratmaktadır. Ancak tek dünya düzeninin hakimiyeti halen gücünü korumaktadır.

Dayanışma ile yeni dünyaları oluşturmanın birkaç farklı yolu vardır: 

  • İlk olarak, pratiklerimize ve ilişkilerimize dikkat etmeli ve onlara özen göstermeliyiz. 
  • İkinci olarak, biçim ile işlevi birbirine karıştırmamalıyız. Yapılar (kooperatifler gibi), onları gerçekleştiren ilişkiler (müşterek veya değil) dışında var olamazlar. 
  • Üçüncü olarak, mevcut ekonomik ve siyasi paradigmanın sürekli gerçekleşen kaymalarına ve kopmalarına karşı dikkatli olmalıyız. Bu durumlar, dayanışma ekonomisinin ilkelerini ve uygulamalarını geliştirmek için fırsatlar sunar.
  • Son olarak, var olan alternatif dünya görüşlerini desteklemeli ve onlardan öğrenmeliyiz. Alternatif dayanışma ekonomisi çalışmasını güçlendirip bu çalışma için bilgi sağlayabilecek birçok araç ve kavram mevcuttur.

Özetleyecek olursak, dayanışma ekonomisi çalışmaları diğer dünyaların kurulmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olabilir. Kapitalist benzerlerine göre farklı mantık ve olasılıklar sunan kooperatifler ve Halkın Toprak Kooperatrifleri (CLT) gibi kapitalizm dışı oluşumlar, her zaman için hakim paradigma dışındaki koşulları ve uygulamaları garanti etmeyebilirler.

Sonuç olarak, dayanışma ekonomisi hareketi aslında ekonomi ile ilgili değil, dayanışma ekonomisinin; toplumların kendilerini tekrardan yaratabilecekleri koşullar için mücadele edebilecekleri, bu koşulları bir araya getirebilecekleri ve geliştirebilecekleri bir siyasetin parçası olma potansiyeliyle ilgilidir.

Kaynak: https://nonprofitquarterly.org/fight-and-build-envisioning-solidarity-economies-as-transformative-politics/

Referanslar

Akuno, K. Build and Fight: The Program and Strategy of Cooperation Jackson. In Jackson Rising: The Struggle for Economic Democracy and Black Self-Determination in Jackson, Mississippi. Edited by Kali Akuno and Ajamu Nangwaya. Wakefield, QC: Daraja Press, 2017. 3-42.

Brown, AM. Emergent Strategy: Shaping Change, Changing Worlds. Chico, CA: AK Press, 2017.

DeFilippis, J, Stromberg, B, and Williams, OR. “W(h)ither the community in community land trusts?” Journal of Urban Affair, 40.6 (2018), 755-769, DOI: 10.1080/07352166.2017.1361302

DeFilippis, J, et al. “On the Transformative Potential of Community Land Trusts in the United States.” Antipode 51.3 (2019), 795-817.

Escobar, A. Designs for the Pluriverse. Radical Interdependence, Autonomy, and the Making of Other Worlds. Durham and London: Duke University Press, 2018.

Escobar, A. Pluriversal Politics: The Real and the Possible. Durham, NC: Duke University Press, 2020.

Ferguson, J.  “The Uses of Neoliberalism.” Antipode, 41 (2009), 166-184.

Gilmore, RW. Change Everything: Racial Capitalism and the Case for Abolition. Chicago, IL: Haymarket Books, 2021.

Hudson, L. Building Where We Are: The Solidarity-Economy Response to Crisis. In Pandemic and the Crisis of Capitalism, a Rethinking Marxism dossier. Summer 2020.

INCITE! Women of Color Against Violence. Eds. The Revolution Will Not Be Funded: Beyond the Non-Profit Industrial Complex. Cambridge, MA: South End Press, 2007.

Kelley, RDG. Freedom Dreams: The Black Radical Imagination. Boston, MA: Beacon Press, 2002.

Klein, N. This Changes Everything: Capitalism v. The Climate. New York: Simon & Schuster, 2014.

Latour, Bruno. “Why Has Critique Run out of Steam? From Matters of Fact to Matters of Concern.” Critical Inquiry. 30.2 (2004), 225-248.

Loh, P and Erlich, M.  “Community Labor United: Building Bridges in Greater Boston.” In Louise Simmons and David Reynolds. Eds. Seeking Social Justice and Progressive Power: The Partnership for Working Families Cities. Abingdon, UK: Routledge, 2021.

Lorde, A. “The Master’s Tools Will Never Dismantle the Master’s House,” in Sister Outsider: Essays and Speeches. Berkeley, CA: Crossing Press, 1984. 110-113.

Love, BL. We Want to do More than Survive: Abolitionist Teaching and the Pursuit of Educational Freedom. Boston, MA: Beacon Press, 2019.

Lyon-Callo, V and Shear, B. “Introduction to the Special Issue. Academic Practice and the Ends of Possibility: Negotiating Power and Enacting New Worlds Through Teaching and Research.” In Collaborative Anthropologies, 12.1-2 (2019), 1-23.

Nembhard, JG. Collective Courage: A History of African American Cooperative Economic Thought and Practice. University Park, PA: Pennsylvania State University Press, 2014.

Pastor, M, Benner, C, and Matsuoka, M. This Could be the Start of Something Big. Ithaca, NY: Cornell University Press, 2010.

Puig de la Bellacasa, M. Matters of Care. Speculative Ethics in More than Human Worlds. Minneapolis: University of Minnesota Press, 2017.

RIPESS. Global Vision for a Social Solidarity Economy: Convergences and Differences in Concepts, Definitions and Frameworks. Intercontinental Network for the Promotion of Social Solidarity Economy. 2015.

Sandler, J.  “Critical Relational Solidarity: Collectivist and Transformative Knowledge Practices in and Beyond the US Academy.” In Academic Practice and the Ends of Possibility: Negotiating Power and Enacting New Worlds Through Teaching and Research. Special Issue of Collaborative Anthropologies, 12.1-2 (2019), 76-106.

Shear, BW. “Towards an Ontological Politics of Collaborative Entanglement: Teaching and Learning as Methods Assemblage.” In Academic Practice and the Ends of Possibility: Negotiating Power and Enacting New Worlds Through Teaching and Research. Special Issue of Collaborative Anthropologies, 12.1-2 (2019), 50-75.

Sutton, SA. “Cooperative cities: Municipal support for worker cooperatives in the United States.” Journal of Urban Affairs (2019). DOI: 10.1080/07352166.2019.1584531

Walsh, C and Mignolo, W. On Decoloniality: Concepts, Analytics, Praxis. Durham, NC: Duke University Press, 2018.

Whyte, KP. “The Dakota Access Pipeline, Environmental Injustice, and U.S. Colonialism.” Red Ink 19.1 (2017), 154-169.