İstanbul Yönetim Yenileme A.Ş. (İSYÖN) Üretici ve Kooperatifler pazarından ayrılıyoruz…



17 Ekim 2021 tarihinde yayınladığımız bir değerlendirme yazısında İstanbul Yönetim Yenileme A.Ş. (İSYÖN) Üretici ve Kooperatifler pazarına yönelik görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Aradan geçen iki senede sorunlar katmerlenerek büyüdü ve kronikleşti. Başlangıçta özveri ve dayanışmayla desteklediğimiz pazarın bugün geldiğimiz noktada herhangi bir semt pazarından farkının kalmadığını görüyoruz. Sorunlara yönelik çözümler geliştirmeyen İSYÖN’ün bu tutumuna, üretici ve kooperatiflerin, gıda meselesinin temel ilkelerine aykırı tutumları eklendi ve artık pazar kuruluş amacından uzaklaştı. Pazar çalışmasının dayanışmayı çoğaltacağına inandığımız bu süreçte, pazarda yer alan üreticiler ve kooperatifler arasında inisiyatif alabilecek bir ilişki gelişmemiş ve üreticiler kendi “çözüm yollarını” geliştirmeye başlamışlardır. Doğal olarak pazara olan güven kaybolmaya başlamıştır. “Sağlıklı gıda herkesin hakkıdır” perspektifiyle faaliyet yürütüyoruz ve kamunun da bu şiar ile faaliyetler yürütmesi ve gıda hareketini desteklemesi gerektiğini savunuyoruz. Başından beri desteklediğimiz üretici pazarının geldiği noktayı, kamuya açık bir biçimde tartışmak gerektiğini düşünüyoruz.

Yerdeniz Kooperatifi’nin kurulmasından sonra, kooperatifin de içinde bulunduğu, İstanbul Kadıköy ilçesinde belediyenin oluşturduğu Kent Konseyi’ndeki Gıda Çalışma Grubu’nda faaliyet yürütmeye başladık. Burada, Kadıköy Belediyesi sınırları içinde, kooperatifler pazarı açılması önerisini dile getirdik ve tartışmaya açtık. Bu tartışmalar sürerken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul’da bulunan bütün kooperatiflere ve kooperatif girişimlerine açık bir çağrı yaparak, bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda, İstanbul’da yeni bir “Gıda Rejimi” kurma amacında olduklarını belirttiler. Bu amaca, yereldeki gıda inisiyatifleriyle ve kooperatiflerle birlikte ulaşabileceklerini vurguladılar. Bu sürecin yürütülmesinde farklı seçeneklere açık olduklarını, örneğin gıda inisiyatifleri ve kooperatifler olarak bu süreci biz yürütelim, siz İSYÖN olarak lojistik destek verin yönünde bir karar çıkarsa, buna da açık olduklarını aktardılar. Öte yandan, eğer gıda alanında çalışan inisiyatifler ve kooperatifler, yürütme sürecine katılmama kararı alırlarsa da, İBB olarak bu süreci de üstlenebileceklerini belirterek önerilerini detaylandırdılar. Gıda alanında çalışan inisiyatifler ve koooperatiflerle olan süreç tıkanınca, İSYÖN İstanbul il sınırları içindeki üreticiler ve İstanbul dışından kooperatifleri bir araya getirerek, farklı toplantılar düzenledi. Bu toplantılarda, fide desteği verileceği, toprak ve su analizleri yapılacağı, İstanbul il sınırları içindeki üreticilerin kooperatifleşmeye teşvik edileceği, depo ve lojistik hizmetlerinin sağlanacağı gibi destekleme mekanizmalarını kooperatiflere ilettiler. 

Üretici pazarlarını, gıda egemenliği mücadelesinin bir parçası olarak ürünlerin doğrudan halkla buluştuğu aracısız yerler olması nedeniyle önemli buluyoruz. Pazar bizim için, temsilcisi olduğumuz üreticileri anlattığımız, ürünlerin üretim aşamalarına tüketicileri dahil ettiğimiz, gıda üzerinden örgütlenebildiğimiz önemli bir alan aynı zamanda. Pazara gelen ürünlerle, her hafta pazar içinde sofra kuruyor, pazar müdavimleriyle bir araya geliyor ve ufak çaplı söyleşiler düzenliyorduk. Ayrıca pazarda, Gıda Egemenliği Buluşma’sının düzenleme sürecine katkı sunarak, üreticilerle tüketicilerin bir araya gelmesine vesile olduk. Tarhanalar kaynattık, peynirler mayaladık, zeytinler kurduk; bir yandan da gıda egemenliği üzerine tartıştık, konuştuk. Pazarları niçin önemli bulduğumuza dair daha detaylı bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz: http://yerdenizkooperatifi.org/index.php/2021/10/17/pazarlari-nicin-onemli-buluyoruz/

Pazara gelemeyen kooperatiflerin temsilcisi olarak, yaklaşık 3 yıldır her pazar günü Kadıköy’de ve  açıldıktan sonra ilk 2 ay boyunca da Beşiktaş’ta her cumartesi günü pazarlarda tezgah açtık. Bu süre zarfında bir aracımız olmadığı için üreticilerden gelen ürünleri dayanışma ile üreticilerimizin araçlarıyla pazara taşıdık. İSYÖN’den ve Kadıköy belediyesinden araç tahsis edilmesi konusunda, resmi ve gayri resmi tüm taleplerimiz sonuçsuz kaldı. Nakliye yükünü azaltmak için İSYÖN’nün en başta vaat ettiği, pazar içinde bir depo verilmesine yönelik taleplerimiz de, aylarca göz ardı edildi. Depoyu ancak pazar açılışından 2 sene sonra alabildik; depo içerisine raf yapılması için ise yaklaşık 3 ay bekledik. Depoda böceklenme olunca ilaçlama talep ettik; bunun yapılması için de yine aylarca beklemek zorunda kaldık. 3 sene boyunca üreticilerden ve tüketicilerden gelen şikayet/öneriler için pazar yönetiminde bulunan İSYÖN yöneticileriyle birçok kez bir araya geldik ve sorunları konuşmaya çalıştık.  Farklı İSYÖN temsilcilerine ilettiğimiz sorunlar şöyleydi; 1-Temiz üretime geçiş aşamasında yapılacak olan toprak ve su analizleri yapıldı mı, yapılmaya devam ediliyor mu? Sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacak mı? 2-Bu pazara katılan üreticilerin bir kısmı, salı ve cuma pazarlarına da katılıyor, orada ki ürünlerle bu ürünler arasında ciddi fiyat farkları var, bu konuda bir denetim yapılıyor mu? 3- Üreticilerin bir kısmı kendi ürettiği ürün dışında, başka üreticilerden aldığı ürünleri satıyor, bu konuda denetim yapılıyor mu? 4- Pazarın tanıtımı yapılmıyor ve müşteri kitlesi giderek daralıyor, bu konuda bir çalışma yapılacak mı? 5- Pazar kurgulanırken, atölyeler ve söyleşilerle hepimizin gıda meselesinde paylaşım içinde olacağı bir mekan olacaktı, bu konuda bir adım atılacak mı? 6- Pazar üzerini kapatan örtülerin drenajının taşması gibi teknik arızalar ne zaman giderilecek?  7- Pazara gelen ürünlerin konulduğu bir kısım hal kasaları, tüketicide sağlıksız gıda düşüncesi oluşturarak, güven sorunu yaratıyor bu konu çözülecek mi?Bu sorulara, genel anlamda pek cevap alamadık.  İsyön yetkilileri, her seferinde Büyükşehir belediyesi bürokrasinin ardına sığınarak, “yapamadıkları şeyler” olduğunu ilettiler. İlk kez denenen böyle bir çalışmanın daha da büyümesi için uğraşmak yerine, pazardaki üreticilere, örtü/önlük satılması, iki tezgah arası mesafe ölçüsü gibi detaylarla daha çok ilgilendiler. İSYÖN tarafında muhatap bulmakta zorlandık, çözüm için farklı isimler ortaya atıldı ama her defasında en başa dönmek zorunda kaldık. Dört üreticiden oluşan pazar komisyonu adres gösterilse de komisyonun hiç bir biçimde işlemediğini, sorunların giderek arttığını belirtsek de ne yazık ki çözümsüzlük olağan hale geldi. 
Bir noktada üreticiler olarak sorunlarımızı konuşalım ve taleplerimizi ortaklaştıralım istedik. Pazarda ortak bir toplantı yaptık. Temsilci olarak bizim yaşadıklarımız dışında üreticilerin de otopark sorunu yaşadığını, otoparka koydukları araçla ilgili güvenlik sağlanamadığını vb. öğrendik. Taleplerimizi ortaklaştıracağımız sırada, üreticilerden birinde yaşanan taciz meselesi, üreticilerle bu alanda yürüttüğümüz örgütlenmeden çekilmemize neden oldu.  Ardından, temsilcisi olduğumuz üreticilerle bir araya geldik ve pazarda depo alanı tahsis edilmesinin, pazarın sürdürülebilir kılınmasında önemli olduğu bilgisini ilettik. Üreticilerimiz dilekçelerle İSYÖN’e başvuruda bulundu. Depo tahsisindeki ilerlemeyi bu şekilde sağlayabildik. Ayrıca üreticilerimizden her ay birisinin gelerek, pazarda bir etkinlik yapmasının pazarı hareketlendireceğini düşündük. Üreticilerimiz zaman zaman ziyaretimize geldiler ve kendi hikayelerini ve ürünlerini anlattılar. Rasimpaşa Mahallesi muhtarı pazar için Yeldeğirmeni Mahallesi’nden belediyeden ayarlanan araç servisi kaldırmaya başladı. Pazarın ve bu servislerin duyurusunu sosyal medyadan yaptık ve pazarı canlandırma girişimlerine devam ettik. Üreticiler iki pazar alanının kendilerine yetmediğini 3. bir pazar yeri açılmasını istediklerini İSYÖN yönetimine iletince İSYÖN tarafından İBB’ye dilekçe ile başvurmaları talebin oradan kendilerine gelmesini yöntemine yönlendirildiler. İlk iki pazarda bu yöntem kullanılmamış İSYÖN doğrudan pazarları kendi açmıştı.. Süreç bu şekilde devam ederken, bir noktadan sonra üreticiler de gıda hareketindeki temel ilkelere aykırı hareket etmeye başladı. Zaman içinde kendi ürünü haricinde başka üreticilerin ürünlerini satan üretici sayısı arttı. Bazı üreticilerin ürünleriyle ilgili tüketicilerden halden ürün getiriyor şikayetleri arttı. Kimi üreticiler al sat mantığı ile hareket etmeye başladılar. Mevsimlik ürünlerden ziyade yazlık ürünler tezgahlarda yer aldı. Bu konuda pazar yönetiminden zaman zaman üreticilere uyarılar yapılsa da, çoğu zaman bu durum göz ardı edildi ve kararlı bir  şekilde  takip  edilmedi. 
Gelinen noktada biz pazarın çıkış amaçlarının oldukça gerisinde bir noktada olduğunu düşünüyoruz. Süreç içerisinde bu deneyimin içinde olma nedenlerimiz yavaş yavaş ortadan kalktı ve pazar en azından İstanbul çeperinde gıda ve beslenme rejiminde yaratabileceği yeni bir bakış açısını geliştirip örnek olabilecekken ne yazık ki çıkış hedeflerini unuttu ve olağan işleyişlerin bir parçası oldu. Her yıl yapılacağı belirtilen su ve toprak analizlerinin yapılıp yapılmadığı bile belirsiz kaldı sonuçlar açıklanmadı. Pazara gelen üreticiler arasındaki ilişkiler rekabet kavgasına dönüştü, birlik ve koordinasyon sağlanamadığı gibi mesele sadece al-sat sınırında ticari bir faaliyet gibi yürümeye başladı ve pazarın ruhu kayboldu. Süreç içerisindeki tespitlerimiz ve çözüm arayışlarımız, önerilerimiz duyarsızlık ve muhatapsızlık nedeniyle sonuçsuz kaldı. Yapılan fide desteklerinin sonuçları pazara yansımadı. Kimi üreticiler elde ettikleri bu ürünleri tarlalarında sattılar pazara bile getirmediler.Bunun takibi bile sağlanamadı. İsyön yöneticilerinin üreticilere -iyi tarım- önerileri ve buna yönelik düzenledikleri üretici eğitimleri hedeften ne kadar uzaklaşıldığının göstergesi olarak duruyor. İstanbul içinden ve dışından gelen üreticilerin kendi ürünlerinin dışında etraflarındaki diğer üreticilerden toplayıp getirdikleri ürünler sorgulanmadığı için tezgahlarda temiz üretim yaparak sadece kendi ürününü satan üretici sayısı oldukça azaldı. Halbuki bu üreticiler örgütlenerek ve desteklenerek ürün çeşitliliği sağlanabilir ve pazardaki kazançları doğru yolla artırılabilirdi. Görünürde pazar devam etsin, içeriği önemli değil anlayışı bizim yan yana durabileceğimiz bir anlayış değil. Bu nedenle İSYÖN pazarındaki varlığımızı sona erdirme kararı aldık. Bunun nedenlerini anlatarak Türkiye’de ve dünyadaki iyi alternatif örneklere bir yenisi eklenebilecekken doğru kullanılmayan bu fırsatın neden heba edildiğinin de tartışılması gerektiğini düşünüyor, konunun şeffaf bir şekilde kamuoyuna aktarılmasını önemli buluyoruz.

YerDeniz Kooperatifi Gönüllüsü, Pazar Temsilcileri Nursel Polat, Selma Eroğlu